Hz. Ömer’in (r.a.) Kız Kardeşinin İman Ettiğini Hz. Ömer’den (r.a.) Neden Sakladı?

Ana SayfaMakalelerSahabelerHz. Ömer’in (r.a.) Kız Kardeşinin İman Ettiğini Hz. Ömer’den (r.a.) Neden Sakladı?

Hz. Ömer’in (r.a.) kız kardeşinin iman ettiğini Hz. Ömer’den (r.a.) neden sakladı?

HZ. ÖMER (r.a.) KIZKARDEŞİNE NEDEN TOKAT ATTI?

 

Hz. Ömer’in eniştesi olan Saîd ibni Zeyd(r.a.) imanla tanışır tanışmaz o heyecan ve mutlulukla hemen evine gider ve bu büyük olaydan annesi ve eşini de haberdar eder. Bunun üzerine hem annesi Fâtıma(r.a.) hem de hanımı Fâtıma(r.a.) anında iman ederler. Ama bu iman edişlerin Mekke sokaklarında duyulması o dönem için hiç de hikmetli bir hadise değildir. Çünkü o sokaklarda dolaşan ve kendileri ile ciddi akrabalık bağları olsa da, o dönem Müslümanlara karşı çok acımasız olan, Mekke’de herkesin kendisinden çekindiği biri vardır: Hz. Ömer(r.a.).

Artık Saîd(r.a.) için de eşi Fâtıma(r.a.) için de yepyeni ve zorlu bir hayat başlamıştır. Saîd(r.a.) ve hanımı Fâtıma(r.a.) her iman sahibi gibi o günlerde imanlarını gizlemişlerdir. Hatta kendileri diğer müminlerden iki kat fazla tedbirli davranmışlardır. Zira Hz. Ömer(r.a.) İslâm’la şerefyab olmadan önce çok hiddetli ve bu yeni dinin mensuplarına karşı çok acımasızdı. Saîd b. Zeyd(r.a.) de, hanımı Fâtıma bint Hattâb(r.a.) da, Hz. Ömer’in(r.a.) Leylâ bint Ebî Hasme(r.a.), kocası Âmir b. Rebiâ(r.a.) ve Zinnûre’ye(r.a.) nasıl işkence ettiklerini bizzat görmüşlerdi. Hz. Ömer(r.a.) bu müminlere öyle işkenceler yapıyordu ki onları iplerle bağlıyor ve saatlerce elindeki sopa ile dövüyordu. Bir müddet dövüp ara verdiğinde ise: “Sakın size acıdığım için dövmeyi bıraktığımı zannetmeyin, aksine yoruldum diye bıraktım! Biraz dinleneyim yeniden size geleceğim!” diyordu.

İşte Saîd(r.a.) ve Fâtıma(r.a.) bu işkencelerden korktuklarından dolayı iman ettiklerini ondan ve diğer pek çok kişiden gizliyorlardı. Çünkü biliyorlardı ki Hz. Ömer(r.a.) onların iman ettiğini duysa ne akrabalığa ne kardeşliğe bakar, dünyayı onlara zindan ederdi.

Allah Resûlü(s.a.v.) altı yıl boyunca “Dârü’l-Erkâm” dediğimiz medresede sahâbelere yudum yudum imanı anlattı. Ama Saîd ibni Zeyd(r.a.) ile hanımı Fâtıma’nın(r.a.) Hz. Ömer’den(r.a.) dolayı oraya gelmesini istemedi. Onlara Dârü’l-Erkâm’da yetişen bir muallimi inen ayetlerden onları haberdar etmesi için gönderirdi. Bu iş için seçilmiş muallim Habbâb b. Eret’ti(r.a.).

Habbâb(r.a.) haftanın belli günlerinde bu eve bazen tek başına bazen de yanına birilerini alarak gelir; nazil olan ayetleri onlara öğretir ve bu ayetlerin daha da güzel anlaşılması için elinden gelen gayreti gösterirdi.  

Altı yıl boyunca bu gizlilik devam etti. Nübüvvetin altıncı yılında Dârü’n-Nedve’de, Efendimiz’in(s.a.v.) Mekke’de oluşturduğu tesir konuşulurken Hz. Ömer(r.a.) hiddetlendi ve: “Öldürelim Muhammed’i(s.a.v.)! Bu işi kökten halledelim!” dedi. Kılıcını kuşanıp nerde olduğunu bilmediği ama duyduğu, Safa Tepesi’ndeki bir evde O’nu(s.a.v.) aramaya doğru yola çıktı. Yolda akrabalarından Nuaym b. Abdullah(r.a.) ile karşılaştı. Nuaym(r.a.) Hz. Ömer’in(r.a.) hiddetli halinden bir şeyler olduğunu anladı. O günlerde Müslüman olan Nuaym(r.a.) Hz. Ömer’e(r.a.) nereye gittiğini sordu ve aldığı cevap üzerine şok oldu. Nuaym(r.a.), Efendimiz’i(s.a.v.) koruma adına onu bu hareketinden vazgeçirmek için ‘’Hedefi nasıl değiştirebilirim?’’ diye düşündü ve o ana kadar Hz. Ömer’in(r.a.) bilmediği bir şeyi ona söyledi: “Sen Muhammed’in(s.a.v.) peşine düşeceğine önce enişten ve kız kardeşine bak!” dedi ve onların Müslüman olduklarını söyledi. Hz. Ömer(r.a.) duyduklarını doğrulatmak için hemen kız kardeşi Fâtıma bint Hattâb’ın(r.a.) ve eniştesi Saîd b. Zeyd’in(r.a.) evine doğru yöneldi. Eve yaklaştığında içeriden bazı sesler geldiğini duydu. O anda da Habbâb b. Eret(r.a.) evin sakinlerine yeni nazil olan Kur’ân ayetlerini okumaktaydı. Hz. Ömer(r.a.) hiddetle kapıyı açtı ve içeriye girdi. Habbâb(r.a.) evin bir köşesine saklandı, okunan ayetleri ortadan kaldırdı. Hz. Ömer(r.a.) ise onlara ne okuduklarını sordu, Müslüman olup olmadıklarını sorguladı ve önce eniştesine sonra kız kardeşine bir tokat vurdu. Kız kardeşi: “Ne yapacaksan yap, senden korkmuyoruz. Biz iman üzereyiz.” deyince o esnada kız kardeşinin ağzından süzülen kan, bir anda Hz. Ömer’i(r.a.) sakinleştirdi.

Hz. Ömer’in(r.a.) yüreği yumuşayınca kız kardeşine okuduklarının ne olduğunu sordu. Okunanlar Tâhâ Sûresi’nden birkaç ayetti. Bu ayetler onun huzurunda tekrar okundu. Daha sonra tüm bu hadiselere gizlendiği yerden tanık olan Habbâb(r.a.), ortaya çıktı ve: “Vallahi Ey Ömer! Ben Resûlullah’ın(s.a.v.) senin için dua ettiğini işittim!” dedi. Çünkü zamanında Efendimiz(s.a.v.): “Ya Rab! Bana iki Ömer’den birini ver.” diye dua etmişti.

Duada geçen Ömerlerden biri Amr b. Hişâm yani Ebû Cehil, diğeri ise Ömer b. Hâttab’dı(r.a.). Bunun üzerine Hz. Ömer(r.a.), Efendimiz’in(s.a.v.) yerini sordu; Habbâb(r.a.) tarif etti ve o da dirilmek için Erkam’ın(r.a.) evinin yolunu tuttu.  

Dârü’l-Erkâm’ın kapısında duran Bilâl b. Rebâh(r.a.) Hz. Ömer’in(r.a.) geldiğini gördü ve hızlıca içeri girdi. “Eyvah Ömer geliyor!” dedi. Üç gün önce iman eden Hz. Hamza(r.a.) da oradaydı ve Hz. Bilâl’in(r.a.) bu telaşı üstüne: “Kimse endişelenmesin. O Ömer ise ben de Hamza’yım!” diye karşılık verdi. Kapı açıldı, Hz. Ömer(r.a.) içeri girdi ve Efendimiz(s.a.v.) ona: “Gel Hattâb’ın oğlu! Müslüman olacağın gün gelmedi mi? Sen de Ebû Leheb gibi Allah’ın kitabında zemmedilmeyi mi bekliyorsun? İnadın yeter!” dedi.

Efendimiz(s.a.v.) Hz. Ömer’i(r.a.) yakasından tutup iyice salladı ve: “İman etmeyecek misin?” diye sordu. Bunun üzerine Hz. Ömer’in(r.a.) dilinden o altın revnaklar, şehadet cümleleri döküldü ve orada iman etti. Kendisi ileriki yıllarda bu anları hatırlayarak: “Resûlullah(s.a.v.) beni salladığında imanımın yerine oturduğunu hissettim.” buyurur. Hz. Ömer’in(r.a.) Hz. Muhammed’i(s.a.v.) öldürmek için gittiği evden tekbir sesleri yükselince Mekkeli müşrikler duruma anlam veremediler. Çünkü onun iman etmesine asla ihtimal vermiyorlardı. Ama Hz. Ömer(r.a.) kapıdan tekbir getire getire çıkınca anladılar ki o da iman etmiş ve Resûlullah’ı(s.a.v.) öldürmeye gittiği evde dirilmişti.

Hz. Ömer(r.a.) tam dirilmeyi Dârü’l-Erkâm’da yaşasa da ilk dirilmesi Saîd ibni Zeyd’in(r.a.) evinde olmuştu. İşte o güne zafer günü, Saîd ibni Zeyd’in(r.a.) evine de “Dâruzzafer/Zafer Evi” denilmişti.

Yazar : Mehmet Yıldız

EN ÇOK OKUNANLAR

SON EKLENENLER

BENZER MAKALELER