Efendimiz(s.a.v.) nübüvvetin ilk üç yılı boyunca Dârü’l Erkâm’da sahabelere gizlice iman hakikatlerini anlattı. Sahabeler belli bir kıvama gelince kendisine “Yakın akrabanı da uyar.” (Şuarâ/214) ayeti nazil oldu. İnsan dış dairedeki kişilere belki bir şeyleri daha rahat ifade edebilir ama konu en yakınlara, akrabalara anlatmaya gelince birtakım sıkıntılar başlar. Onun için Allah Resûlü(s.a.v.) de birkaç gün eve kapandı. Bir gün halalarından Zübeyir bin Avvâm’ın(r.a.) annesi Safiyye yanına geldi. Allah Resûlü(s.a.v.) ona derdini anlatınca halası “Sen bir yemek düzenle, davanı orada anlat. Uyan uyar uymayan uymaz.” dedi. Efendimiz’in(s.a.v.) kendi evinde tertip ettiği yemeğe Hz. Ali(r.a.), Allah Resûlü’nün(s.a.v.) tüm amcaları, yaşayan altı halası ve çocukları ile birlikte toplamda yaklaşık kırk beş kişi katıldı. Yemekten hemen sonra Efendimiz(s.a.v.) tam konuşacağı sırada, ondan önce söze Ebû Leheb başladı ve “Bizi çağırışın peygamberlik meselesi ile alakalı ise sakın o meseleyi açma! Seninle konuşacak değiliz.” dedi. Bunun üstüne Efendimiz(s.a.v.) üstelemedi ve sözü zayi etmedi.
Allah Resûlü(s.a.v.) başka zaman onları evine tekrar çağırdı ve bu defa Ebû Leheb’ten önce konuşmaya başlayarak hepsini tevhîd akidesine davet etti. Efendimiz’in(s.a.v.) tebliği sırasında on üç yaşında olan Hz. Ali(r.a.) her gelene su ve şerbet dağıtıyordu. Efendimiz(s.a.v.): “Allah’a giden yolda bana kim yardımcı olacak?” diye bir kez sordu. Ama kimse el kaldırmadı. Yalnızca Hz. Ali(r.a.) elini havaya kaldırarak “Ben varım ya Resûlullah(s.a.v.)!” dedi. Efendimiz(s.a.v.) aynı soruyu bir kez daha sordu. Ortamda tek ses yine Hz. Ali’den(r.a.) çıktı ve “Ben varım ya Resûlullah(s.a.v.)!” dedi. Efendimiz(s.a.v.) aynı soruyu üçüncü kez sorup yine aynı cevabı aldığında Ebû Leheb kendisince dalga geçerek “Sana bu çocuk yeter.” dedi ve gelenlerin hepsi dağıldılar. Hz. Ali o gün orada kalkan elini Allah Resûlü’nün(s.a.v.) hiçbir konuşmasında indirmeyip hep “Ben varım ya Resûlullah(s.a.v.)!” dedi.