EBÛ UBEYDE B. CERRAH’IN (r.a.) BEDİR SAVAŞI’NDA BABASI İLE OLAN İMTİHANI
Mekke’de geçen on üç yıl geride kalmış, hicretin ikinci yılında Bedir Harbi zamanı gelmişti. Yetmiş dört tanesi muhacir olan 313 İslâm fedaisi, Bedir’in meydanında kıyasıya bir mücadeleye girişmişlerdi. Ebû Ubeyde(r.a.) de bu mücadelenin içindeydi ve hiçbir yakınlık imtihanı onunki kadar zor olmamıştı. Harpte müşriklerden, Ebû Ubeyde’yi(r.a.) kim görse yolunu değiştiriyordu. Çünkü o, savaş alanında kılıç gibi keskin ve adeta tanınmaz bir insandı. Manevrası tahmin edilmez, nereden çıkacağı da bilinmezdi. Onun savaş stratejisi, daha önce hiç görülmemiş stratejilerden oluşurdu. Bedir’de onu savaş alanında gören herkes yolunu değiştirip kaçmaya çalışırken bir kişi ise sürekli onu arkasından kovalamaktaydı. Babası Abdullah b. Cerrâh… Bedir’de tüm düşman onunla karşı karşıya gelmemek için mücadele ediyor. O da kendini takip eden babası ile karşı karşıya gelmemek için mücadele ediyordu. Yaşı o gün kırk iki olan Ebû Ubeyde(r.a.), babası ile karşı karşıya gelince “Bu dava iman davasıdır. Babaya da bakmaz oğula da bakmaz, çekil önümden.” dese de babası onu dinlemiyordu. Ebû Ubeyde(r.a.) üçüncü sefer karşılaşmalarında babasının ısrarla kendisini öldürmek istemesi karşısında zor durumda kalmış ve asabiyet bağını ayaklar altına alarak bir kılıç darbesi ile babasını öldürmüştü. İşte onun bu tutumu karşısında göğün kapıları açıldı, vahiy dile geldi ve Mücadele Sûresi 22. ayet nüzul oldu: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”