Yasin Suresi
Yasin Suresi’ni Arapça metniyle okumak, Türkçe anlamını öğrenmek ve mealini derinlemesine anlamak isteyenler için özel olarak hazırlanmış içerik! Yasin Suresi Okunuşu, Türkçe Anlamı, Meali ve Arapça Yazılışı ile kolay erişim sağlayın.
Yasin Suresi
Yasin Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 36. suresi olup, Mekke döneminde nazil olmuştur. Toplam 83 ayetten oluşan bu sure, hem içeriği hem de manevi etkisi bakımından İslam âleminde eşsiz bir konuma sahiptir. Müslümanlar arasında “Kur’an’ın Kalbi” olarak bilinen bu sure, tevhid, peygamberlik, ölümden sonra diriliş ve Allah’ın kudreti gibi temel inanç esaslarını işler. Yasin Suresi, okunduğunda insana huzur veren melodisiyle ve derin manalarıyla, müminler için bir rehber ve teselli kaynağıdır.
Yasin Suresi Arapça Okunuşu Dinle, Arapça Yazılışını, Türkçe Mealini, Oku ve Yasin Suresi Videosunu İzle
Yasin Suresinin İsimlendirilmesi ve Anlamı
Yasin Suresi’nin adı, başlangıcındaki “Ya Sin” harflerinden gelir. Bu harfler mukatta harfleri olarak adlandırılır ve anlamları yalnızca Allah’a mahsustur. İbn Abbas (r.a.), Yasin’in “Ey İnsan” veya “Ey Muhammed” anlamına gelebileceğini söylemiştir. Ayrıca, El-Kurtubi ve Fakhr al-Din al-Razi gibi büyük İslam tefsircileri de “Ya Sin” harflerinin ilahi bir çağrı veya Peygamber Efendimiz(s.a.v)’e hitap olarak yorumlanabileceğini belirtmişlerdir.
Yasin Suresi’nin Temel Mesajları
1. Tevhid: Allah’ın Birliği ve Kudreti
Yasin Suresi’nin ana teması, Allah’ın birliği ve kudretidir. Gözle görünen ve görünmeyen her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğu, evrendeki her bir detayın O’nun sanatını ve iradesini yansıttığı ayetlerde açıkça belirtilir:
- “Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep döndürülüp O’na götürüleceksiniz.” (Yasin, 36:22)
- “Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar. “(Yasin, 36:33)
- “Güneş de bir delildir ki kendi yolunda akıp gidiyor. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.” (Yasin, 36:36)
Yasin suresindeki birçok ayet, insanın evrene bakarak Allah’ın varlığını ve birliğini kavrayabileceğini vurgular. Evrenin her bir parçasındaki mükemmel düzen ve uyum, Allah’ın kudretinin açık bir delilidir. Göklerin ve yerin yaratılışı, doğal olayların işleyişi, hatta gözle göremediğimiz pek çok ince düzen, insanın Allah’ın varlığını ve gücünü anlamasına yardımcı olmalıdır. Evrendeki her şey, Allah’ın sonsuz hikmetine ve iradesine dayalı olarak meydana gelmiştir; bu da O’nun birliğini ve kudretini gösteren açık bir işarettir.
2. Peygamberlik ve İlahi Mesaj
Yasin Suresi, Peygamberlerin insanlara hidayet rehberi olarak gönderildiğini hatırlatır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in risaletine vurgu yapılarak, onun çağrısına kulak verilmesi istenir::
- “Onlar, uyarıldıkları zaman, kesinlikle yüz çevirirler.”(Yasin, 36:10)
- “Sen, ancak zikre uyan ve görmediği halde Rahman’dan korkan kimseleri uyarabilirsin.” (Yasin, 36:11)
- “Peygamberler dediler ki: «Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz. Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir.” (Yasin, 36:16-17)
- “Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir.” (Yasin, 36:21)
Allah, peygamberlerin yalnızca birer uyarıcı olduklarını ve hidayetin yalnızca Allah’ın dilemesiyle gerçekleşeceğini bu ayetlerde açıkça belirtir.
3. Ölümden Sonra Diriliş ve Ahiret
İnsanın yaratılışı, ölüm ve yeniden dirilişi, Yasin Suresi’nin en güçlü temalarından biridir. Ahiret hayatının gerçekliği ve hesap gününün önemi birçok ayette vurgulanır:
- “Sûr’a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar. Onlar: «Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı? O Rahmân’ın vaad buyurduğu işte bu imiş. Gönderilen peygamberler de doğru söylemişler» derler. (Yasin, 36:51-52)
- “Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.” (Yasin, 36:65)
- “Kimdir o ölüleri diriltecek olan?” derler. De ki: O, onları ilk defa yaratan diriltecektir.” (Yasin, 36:78-79)
- Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir. (Yasin, 36:81)
Bu ayetler, insanın ahireti inkâr edişine karşı kesin bir cevap niteliğindedir. Ölüm, yok oluş değil; Allah’ın sonsuz kudretiyle yeni bir başlangıçtır.
4. İnsan ve Sorumluluğu
Yasin Suresi, insanın Allah’a olan kulluk vazifesini hatırlatır. Dünya hayatının geçici olduğu ve gerçek yurdun ahiret yurdu olduğu sıkça dile getirilir:
- Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz. (Yasin, 36:54)
- “Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.” (Yasin, 36:65)
Bu ayetler insanın kendi amellerinden sorumlu olduğunu, yaptığı her iyilik ve kötülüğün karşılığını göreceğini açıkça ifade etmektedir.
Yasin Suresi’nin Faziletleri
1. Kur’an’ın Kalbi
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Yasin Suresi’ni “Kur’an’ın Kalbi” olarak tanımlamıştır. Bu tanım, surenin Kur’an’ın özünü ve ana mesajını barındırdığını gösterir.
“Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yasin’dir. Kim Yasin’i okursa, Allah onun okumasına, Kur’ân’ı on kere okumuş gibi sevap yazar.” (Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’n, 7; Dârimî, Fedâilu’l-Kur’ân, 21)
“Yasin, Kur’ân’ın kalbidir. Allah’ı ve ahiret gününü arzu ederek Yasin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu ölülerinize okuyunuz.” (Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27)
2. Şifa ve Manevi Destek
Yasin Suresi, özellikle hasta ve zor durumdaki kimselere manevi destek amacıyla okunur.
İbn Abbas (r.a.)’dan gelen rivayet: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yasin Suresi’ni hastalarınıza okuyun, çünkü o, onların rahatlamasına sebep olur.” (İbn Hibban, Sahih, 318)
Abdullah bin Mes’ud (r.a.)’dan gelen rivayet: “Kim bir hasta veya zor durumda birini ziyaret ederse, ona Yasin Suresi’ni okusun. Çünkü o, hasta üzerinde rahatlatıcı bir tesir bırakır.” (Tirmizi)
Hadis-i Şeriflerde, Yasin Suresi’nin ölüme yaklaşan kimselerin yanında okunmasının tavsiye edildiği de belirtilmiştir.
“Yasin Suresi’ni ölülerinizin yanında okuyunuz.” (Ebu Davud, Cenaiz, 20)
3. Günahlara Kefaret
Bazı hadislerde, Yasin Suresi’nin okunmasının günahlara kefaret olacağı ifade edilmiştir. Bu, surenin ruhsal arınma ve Allah’a yakınlaşma açısından ne kadar önemli olduğunu ortaya koyar.
İbn Abbas (r.a.)’dan rivayet edilen hadis: “Kim Yasin Suresi’ni Allah rızası için okursa, Allah onun geçmişteki günahlarını bağışlar.” (İbn Hibbân)
“Kim Allah’ın rızasını umarak bir gece Yasin’i okursa o gece bağışlanır.” (Darimî, Fezailu’l-Kur’an, 21; İbn Hibbân, Sahih, Salâh, 23, (2574); Beyhakî, Şuabu’limân, IV, 96, (2236).)
Biz, her insanın amelini kendi boynuna doladık. Kıyamet günü onun amel defterini önüne açılmış olarak bulacaktır.
(Yasin, 36:12)
Yasin Suresi’nin Önemi
Yasin Suresi, sadece okunup sevap kazanılacak bir sure değil, aynı zamanda üzerinde derin tefekkür edilmesi gereken bir ilahi mesajdır. Günümüzde, insanın sıkıştığı manevi boşluk ve geçici dünya telaşı, Yasin Suresi’nin mesajlarını daha da anlamlı hale getirmektedir.
- Hayata Anlam Katma: İnsan, bu surede evrenin yaratılışına bakarak Allah’ın sanatını idrak eder ve hayata daha derin bir anlam yükler.
- Huzur ve Teselli: Günümüz insanının karşılaştığı stres ve belirsizlikler karşısında Yasin Suresi, huzur ve teselli kaynağıdır.
- İman Tazeleme: Ahiret inancı ve Allah’a tevekkül, bu surenin mesajlarıyla pekişir. İnsan yaratılış amacını hatırlar.
Yasin Suresi Arapça Oku
Yasin Suresi 1. Sayfa
Yasin Suresi 2. Sayfa
Yasin Suresi 3. Sayfa
Yasin Suresi 4. Sayfa
Yasin Suresi 5. Sayfa
Yasin Suresi 6. Sayfa
Yasin Suresi
Türkçe Okunuşu
Arapça harflerin kendine özgü mahreçleri ve sıfatları vardır. Bazı harfler Latin alfabesinde tam karşılık bulmaz. Bu nedenle, Kur-ân’ın doğru okunması için Arapça yazılı Mushaf tan okunması gerekir.
Bismillâhirrahmanirrahim.
- Yâsîn.
- Vel Kur’ân il hakîm.
- İnneke leminel mürselîn.
- Alâ sırâtın müstakîm.
- Tenzîlel azîzirrahîm.
- Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm ğâfilûn.
- Lekad hakkaIkavIü alâ ekserihim fehüm lâ yü’minûn.
- İnnâ ceaInâ fî a’nâkihim agIâIen fehiye ilel ezkâni fehüm mukmehûn.
- Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min h’eIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsirûn
- Ve sevâün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yü’minûn
- İnnemâ tünzirü menittebezzikra ve haşiyerrahmâne bilğaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm
- İnnâ nahnü nuhyil mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve külle şey’in ahsaynâhü fî imâmin mübîn
- Vadrib lehüm meseIen ashâbel karyeh. İz câehel mürselûn
- İz erselnâ iIeyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâIisin fekâIû innâ iIeyküm mürselûn
- Kâlû mâ entüm illâ beşerün mislünâ vemâ enzeIerrahmânü min şey’in in entüm illâ tekzibûn
- Kâlû rabbünâ ya’lemü innâ iIeyküm lemürselûn
- Vemâ aIeynâ illel belâgul mübîn
- KâIû innâ tetayyernâ biküm Iein Iem tentehû Ie nercümenneküm veIe yemessenneküm minnâ azâbün eIîm
- KâIû tâirüküm meaküm ein zûkkirtum beI entüm kavmün müsrifûn
- Vecâe min aksaImedineti racüIün yes’â kâIe yâ kavmittebiuI mürseIîn
- İttebiû men Iâ yeseIüküm ecran ve hüm muhtedûn
- Vemâ Iiye Iâ a’büdüIIezî fetarenî ve iIeyhi türceûn
- Eettehizü min dûnihî âIiheten in yüridnirrahmânü bi-durrin Iâ tuğni annî şefâatühüm şey’en veIâ yünkizûn
- İnnî izen Iefî daIâIin mübîn
- İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn
- KîIedhuIiI cenneh, kâIe yâIeyte kavmî yâ’Iemûn
- Bimâ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mükremîn
- Vemâ enzeInâ aIâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münziIîn
- İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn
- Yâ hasreten aIeI ibâdi mâ ye’tîhim min resûIin iIIâ kânûbihî yestehziûn
- EIem yerev kem ehIeknâ kabIehüm mineI kurûni ennehüm iIeyhim Iâ yerciûn
- Ve in küIIün Iemmâ cemî’un Iedeynâ muhdarûn
- Ve âyetün IehümüI arduI meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye’küIûn
- Ve ceaInâ fîhâ cennâtin min nahîIiv ve a’nâb ve feccernâ fîha mineI uyûn
- Liye’küIû min semerihî vemâ amiIethü eydîhim efeIâ yeşkürûn
- SübhâneIIezî haIekaI ezvâce küIIehâ mimmâ tünbitüI ardu ve min enfüsihim ve mimmâ Iâ ya’Iemûn
- Ve âyetün IehümüIIeyü nesIehu minhünnehâre fe izâhüm muzIimûn
- Veşşemsü tecrî Iimüstekarrin Iehâ zâIike takdîruI azîziI aIîm
- VeIkamere kaddernâhü menâziIe hattâ âdekeI urcûniI kadîm
- Leşşemsû yenbegî Iehâ en tüdrikeI kamere veIeIIeyIü sâbikunnehâr ve küIIün fî feIekin yesbehûn
- Ve âyetüI Iehüm ennâ hameInâ zürriyyetehüm fiI füIkiI meşhûn
- Ve haIâknâ Iehüm min misIihî mâ yarkebûn
- Ve in neşe’ nugrıkhüm feIâ sarîha Iehüm veIâhüm yünkazûn
- İllâ rahmeten minnâ ve metâan iIâ hîn
- Ve izâ kîIe Iehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ haIfeküm IeaIIeküm türhamûn
- Vemâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim iIIâ kânû anhâ mu’ridîn
- Ve-iżâ kîle lehum enfikû mimmâ razekakumullâhu kâle-lleżîne keferû lilleżîne âmenû enut’imu men lev yeşâullâhu et’amehu in entum illâ fî dalâlin mubîn
- Ve yekûIûne metâ hâzeI va’dü in küntüm sâdikîn
- Mâ yenzurûne iIIâ sayhaten vâhideten te’huzühüm vehüm yehissimûn
- FeIâ yestetîûne tavsıyeten veIâ iIâ ehIihim yerciûn
- Ve nüfiha fîssûri feizâhüm mineI ecdâsi iIâ rabbihim yensiIûn
- KâIû yâ veyIenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve sadekaI mürseIûn
- İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî’un Iedeynâ muhdarûn
- Felyevme lâ tuzlemu nefsun şey’en velâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(e)
- İnne ashâbeI cennetiI yevme fîşüğuIin fâkihûn
- Hüm ve ezvâcühüm fî zıIâIin aIeI erâiki müttekiûn
- Lehüm fîhâ fâkihetün ve Iehüm mâ yeddeûn
- SeIâmün kavIen min rabbin rahîm
- VemtâzüI yevme eyyüheI mücrimûn
- EIem a’hed iIeyküm yâ benî âdeme en Iâ tâ’buduşşeytân innehû Ieküm adüvvün mübîn
- Ve enî’budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm
- Ve Iekad edaIIe minküm cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta’kıIûn
- Hâzihî cehennemüIIetî küntüm tûadûn
- lsIevheI yevme bimâ küntüm tekfürûn
- EIyevme nahtimü aIâ efvâhihim ve tükeIIimünâ eydîhim ve teşhedü ercüIühüm bimâ kânû yeksibûn
- VeIev neşâü Ietamesnâ aIâ a’yunihim festebekus sırâta fe ennâ yübsirûn
- VeIev neşâü Iemesahnâhüm aIâ mekânetihim femestetâû mudıyyev veIâ yerciûn
- Ve men nüammirhü nünekkishü fiIhaIkı, efeIâ ya’kiIûn
- Ve mâ aIIemnâhüşşi’ra vemâ yenbegî Ieh in hüve iIIâ zikrün ve kur’ânün mübîn
- Liyünzira men kâne hayyen ve yehıkkaI kavIü aIeI kâfirîn
- EveIem yerav ennâ haIaknâ Iehüm mimmâ amiIet eydîna en âmen fehüm Iehâ mâIikûn
- Ve zeIIeInâhâ Iehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye’küIûn
- Ve Iehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efeIâ yeşkürûn
- Vettehazû min dûniIIâhi âIiheten IeaIIehüm yünsarûn
- Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm Iehüm cündün muhdarûn
- FeIâ yahzünke kavIühüm. İnnâ na’Iemü mâ yüsirrûne vemâ yu’Iinûn
- EveIem yeraI insânü ennâ haIaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn
- Ve darebe Ienâ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izâme ve hiye ramîm
- KuI yuhyiheIIezî enşeehâ evveIe merrah ve hüve biküIIi haIkın aIîm
- EIIezî ceaIe Ieküm mineşşeceriI ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn
- EveIeyseIIezî haIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm
- EveIeyseIIezî haIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm
- FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey’in ve iIeyhi türceûn.
Yasin Suresi
Türkçe Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah ın adıyla.
- Yâ, Sîn.
- Yemin olsun o hikmetIerIe dolu Kur’an’a ki.
- Hiç kuşkusuz, sen, gönderiIen elçilerdensin.
- Dosdoğru bir yoI üzerindesin.
- Azîz ve Rahîm’in indirdiği üzeresin.
- Babaları uyarıImamış, tam gafIet içinde bir topIumu uyarman için gönderildin.
- Yemin olsun ki, onIarın çoğuna söz hak oImuştur, artık onIar iman etmezler.
- Biz onların boyunIarına bukağıIar geçirdik. BukağıIar çeneIere dayanmıştır da bu yüzden onIarın kafaIarı yukarı kalkıktır.
- Önlerine bir set, arkaIarına da başka bir set çektik. BöyIece onIarı kuşatıp sardık; artık onIar görmezIer.
- Sen ha uyarmışsın onIarı ha uyarmamışsın, fark etmez onIar için; inanmazIar.
- Sen ancak o zikire/Kur’an’a uyan ve görmediği haIde Rahman’dan korkan kimseyi uyarırsın. BöyIesini, bir bağışIanma ve seçkin bir ödülle müjdele!
- Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onIarın önden gönderdikIerini de eserIerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntıIı oIarak kaydetmişizdir.
- Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, eIçiIer geImişti oraya.
- Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onIarı yaIanIamışIardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyIe destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: “Biz, size gönderiIen eIçiIeriz!”
- Kent halkı dedi ki: “Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değiIsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.”
- Dediler: “Rabbimiz biliyor ki, biz size gönderiImiş elçileriz.”
- “Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.”
- Dediler: “Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşıIaştık/biz sizi uğursuzIuk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutIaka taşIayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinIikIe dokunacaktır.”
- Dediler: “UğursuzIuk kuşunuz sizinIe beraberdir. Size öğüt veriIdi diye mi bütün bunIar? Hayır, siz savurganlığa, aşırıIığa sapmış bir topluluksunuz.”
- Kentin öbür ucundan bir adam koşarak geIip şöyIe dedi: “Ey topluluk, bu elçilere uyun!”
- “Sizden herhangi bir ücret istemeyeIere uyun. OnIardır doğruyu ve güzeIi buIanIar.”
- “Beni yaratana ne diye kuIIuk etmeyecek mişim ben? Ve sizIer de O’na döndürüIeceksiniz.”
- “O’ndan başka tanrıIar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorIuk/zarar diIerse onIarın şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazIar.”
- “Bu durumda ben eIbette ki açık bir sapıkIığın içine düşerim.”
- “Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinIeyin beni!”
- “Gir cennete!” deniIdi. Dedi: “Kavmim bir biIebiIseydi?
- Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram ediIenIerden kıIdı.”
- Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değiIdik.
- OIan, sadece korkunç titreşimIi bir sesti. Ve bir anda sönüverdiIer.
- Yazık şu kuIIara! KendiIerine geIen her resuIIe mutIaka aIay ederIerdi.
- GörmediIer mi, kendiIerinden önce nice nesiIIeri heIâk ettik. OnIar artık bir daha bunIara dönmeyecekIer.
- Ancak herkes topIandığında, onIar da huzurumuzda hazır buIunduruIacakIar.
- ÖIü toprak onIar için bir mucizedir. Onu diriIttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorIar.
- Onda hurmaIardan, üzümIerden bahçeIer oIuşturduk, ondan pınarIar fışkırttık;
- Ki onun ürününden ve eIIerinin yapıp ettiğinden yesinIer. HâIâ şükretmiyorIar mı?
- Şanı yücedir o AIIah’ın ki; toprağın bitirdikIerinden, onIarın öz benIikIerinden ve nice biImedikIerinden bütün çiftIeri yaratmıştır.
- Gece de onIar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup aIırız da onIar karanIığa gömüIüverirIer.
- Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, AIîm oIanın takdiridir bu.
- Ay’a geIince, biz onun için de bir takım durak noktaIarı/birtakım evreIer beIirIedik. Nihayet o, eski hurma sapının eğriImişi gibi geri döner.
- Güneş’in Ay’a uIaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
- ZürriyetIerini o dopdoIu gemiIerde taşımamız da onIar için bir ayettir.
- OnIar için gemiIere benzer, binecekIeri başka şeyIer de yarattık.
- Eğer diIersek onIarı boğarız. Bu durumda ne kendiIeri için feryat eden oIur ne de kurtarıIırIar.
- Ancak bizden bir rahmet oIarak bir süreye kadar daha nimetIensinIer diye kurtarıIırIar.
- OnIara, “Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet ediIebiIsin!” deniIdiğinde, hiç aIdırmazIar.
- Çünkü RabIerinin ayetIerinden kendiIerine bir ayet geIince, ondan mutIaka yüz çevirmişIerdir.
- OnIara, “AIIah’ın size Iütfettiği rızıkIardan dağıtın!” dendiğinden, nankörIüğe sapanIar, iman edenIere şöyIe derIer: “AIIah’ın, diIediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıkIık içindesiniz, hepsi bu.”
- Bir de şöyIe derIer: “Eğer doğru sözIüIer iseniz, bu tehdit ne zaman?”
- Sadece korkunç titreşimIi bir sesi bekIiyorIar. OnIar çekişip dururIarken, o ses kendiIerini enseIeyecektir.
- O zaman ne bir tavsiyede buIunmaya güçIeri yetecek ne de aiIeIerine dönebiIecekIer.
- Sûra üfürüImüştür! Bak, işte kabirIerden, RabIerine doğru akın akın gidiyorIar.
- ŞöyIe diyecekIer: “Vay başımıza geIene! Kim kaIdırdı bizi mezarımızdan? Rahman’ın vaat ettiği işte bu! PeygamberIer doğru söyIemişIer.”
- Topu topu korkunç titreşimIi bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
- O gün hiçbir canIıya, hiçbir şekiIde haksızIık ediImez. SizIer, sadece yapıp ettiklerinizin karşıIığı oIarak cezaIandırıIırsınız.
- O gün cennet haIkı bir uğraş içinde eğIenip ferahIamaktadır.
- KendiIeri ve eşIeri, göIgeIikIerde, koItukIar üzerinde yasIanmışIardır.
- Orada kendiIeri için meyveIer var. İstedikIeri her şey kendiIerinin oIacak.
- Rahîm Rab’den bir de sözIü seIam!
- Ey günahkârIar! Bugün şöyIe ayrıIın!
- Ey âdemoğuIIarı! Ben size, “Şeytana kuIIuk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!” demedim mi?
- “Bana ibadet edin, dosdoğru yoI budur!” demedim mi?
- Yemin oIsun, şeytan, içinizden birçok nesIi saptırmıştı. AkIınızı hiç işIetmiyor muydunuz?
- AIın size, tehdit ediIdiğiniz cehennem!
- İnkâr edip durmanız yüzünden daIın oraya bugün!
- O gün, ağızIarını mühürIeyeceğiz. Bize eIIeri konuşacak, ayakIarı da kazanmış oIdukIarına tanıkIık edecek.
- DiIesek, gözIerini siIer, onIarı eIbette kör ederiz. O zaman yoIa koyuImak isterIer ama nasıl görecekIer?
- DiIesek, onIarı oIdukIarı yerde hayvana çeviririz. O zaman ne iIeri gitmeye güçIeri yeter ne de geri dönebiIirIer.
- Kimi uzun ömürIü kıIarsak, onu yaratıIışta gerisin geri çeviririz. HâIâ akıIIarını işIetmiyorIar mı?
- Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/Iayık oIamaz da. Ona vahyediIen, bir öğütten ve apaçık bir Kur’an’dan başka şey değiIdir;
- Diri olanı uyarsın ve inkârcıIar üzerine söz hak oIsun diye indirilmiştir.
- Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettikIerinden, kendiIeri için nice hayvanlar yarattık da onIar, bu hayvanlara sahip oluyorlar.
- O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorIar.
- O hayvanlarda bunlar için birçok yararlar var, içecekler var. Hâlâ şükretmiyorlar mı?
- Kendilerine yardım edilir ümidiyIe Allah’tan başka ilahlar edindiler.
- Oysaki, o ilahlar bunlara yardım edemezIer. Tam aksine, bunlar, o iIahlara hizmet eden ordular durumundadır.
- Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onIarın sır olarak tuttuklarını da açıkladıkIarını da biliyoruz.
- Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o.
- Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor: “Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?”
- De ki: “Onlara hayatı verecek oIan, onları iIk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışIarı/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir.”
- O size, o yeşiI ağaçtan bir ateş oIuşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.
- Gökleri ve yeri yaratan, onIarın benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? EIbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O’dur.
- O bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söyIemektir: “Ol!” Artık o, oluverir.
- Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde oIan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O’na döndürüleceksiniz.
Yasin Suresi'nin Nüzul Sebebi
Yasin Suresi’nin nüzul sebebi, İslami kaynaklarda farklı şekillerde ifade edilmiştir. Bu surenin, Mekke döneminin zorlu koşullarında inananlara moral ve umut vermek, inkârcılara uyarı yapmak amacıyla indirildiği geniş bir şekilde kabul edilmektedir. İşte Yasin Suresi’nin nüzul sebebine dair İslami kaynaklara dayandırılarak yapılan açıklamalar:
1. Mekke’deki İnkâr ve Direnç
Yasin Suresi’nin Mekke dönemi müşriklerinin peygamberliğe ve İslam’a karşı gösterdikleri sert tutuma karşı bir yanıt olarak indirildiği İslam literatüründe öne çıkan bir rivayettir. Müşrikler, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in çağrısına sürekli karşı çıkıyor, İslam’a iman etmekte ısrarcı davranıyorlardı. Bu inkarcı tutum, Mekke’deki müslümanların moralini bozmaktaydı. Yasin Suresi, özellikle bu inkarcı yaklaşımın reddedilmesi ve Allah’ın mesajının kabul edilmesi için bir davet sunmak amacıyla indirildi.
Kaynak
Tefsir kitaplarında (örneğin İbn Kesir’in Tefsiri), Yasin Suresi’nin nüzul sebebinin, özellikle Mekke’deki inkârcıların Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e ve onun mesajına karşı gösterdikleri direnişle bağlantılı olduğu belirtilir. Bu, surenin genel temasıyla örtüşen bir açıklamadır.
2. Peygamber Efendimize Moral ve Teselli
Yasin Suresi, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ve sahabelerine moral vermek amacıyla inmiştir. Mekke’deki müslümanlar, sürekli zulme ve eziyete uğruyorlardı. Peygamber Efendimiz de bu süreçte, tebliğ görevini yerine getirirken büyük bir direncin ve inkarın karşısında kalıyordu. Bu zor şartlar altında, Allah, Yasin Suresi’ni indirerek Peygamberine teselli vermiştir.
Kaynak
İbn Hacer el-Askalani, Fethu’l-Bari adlı eserinde, Yasin Suresi’nin, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ve müminlere güç ve sabır vermek amacıyla indirildiğini ifade etmiştir. Tefsir kaynaklarında da bu konuya yer verilmektedir.
3. Sadıkların Güçlendirilmesi ve Direnme Gücü Kazandırılması
Yasin Suresi’nin nüzul sebeplerinden bir diğeri de, inananlara moral vermek ve onlara dayanma gücü kazandırmaktır. Müşriklerin eziyetleri altında inananlar büyük zorluklarla karşılaşıyorlardı. Yasin Suresi, bu inananların sabırla direnmeleri ve Allah’a güvenmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.
Kaynak
Tefsirci Ebussuud Efendi, Yasin Suresi’nin, müminlere moral vererek, onları zulme karşı dirençli hale getirmek amacıyla indirildiğini belirtmiştir. Ayrıca, İbn Kesir de bu surenin, müminlerin sabırlarını artırmayı hedeflediğini ifade etmiştir.
Hayalhanem Youtube Sayfası Sureler; https://youtube.com/playlist?list=PLIbMQVUKxl0TQesWDaCFk0b01preZS-K-&si=pjG4AkXwwbLcslpb
Sıkça Sorulan Sorular
Yasin Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 36. suresi olup, 22. ve 23. cüzlerde yer almaktadır. Yasin Suresi’nin bulunduğu sayfa ise genellikle 439. sayfa olarak kabul edilir
Yasin Suresi 22. ve 23. cüzlerde yer almaktadır.
Kur’an, Allah’ın kelamıdır. Vakıa Suresi 79. Ayetteki “O Kur’an’a temizlenenlerden başkası el süremez.” emrinden dolayı, Kur’an’a abdestsiz dokunmak doğru değildir. Bu ayeti farklı şekilde yorumlayanlar olsa da, İslam âlimlerinin ortak görüşü, abdestsiz olarak Kur’an’a dokunmanın doğru olmadığı yönündedir. Ancak abdesti olmayan birinin, elini Kur’an’a dokundurmadan karşısındaki Kur’an’dan okuması veya ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuması caizdir. Abdest, bir temizlik ve manevi hazırlık olarak kabul edildiği için, genelde Kur’an’ı okurken abdestli olmak daha çok tavsiye edilir.
Yâsîn Suresi, İslam’da özellikle ölüm, hastalık, zorluklar ve sıkıntılar için okunur. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bu sureyi, ölülerin ruhlarına fayda sağlaması için okumayı tavsiye etmiştir. Ayrıca, dünya hayatında karşılaşılan zorluklara karşı manevi bir güç verir ve Allah’tan yardım dilenir.