Hz. Ömer (r.a.) ve çok sevdiği dostu Ayyaş bin Rebia (r.a.) arasındaki muhabbet

Hz. Ömer (r.a.) ve çok sevdiği dostu Ayyaş bin Rebia (r.a.) arasındaki muhabbet
AYYAŞ BİN REBİA (r.a.) HİCRET YOLCULUĞUNDAN NEDEN GERİ DÖNMÜŞTÜR?
AYYAŞ BİN REBİA (r.a.) KİMDİR?
DOSTLUK NE DEMEKTİR?

Hz. Ayyaş(r.a.) İslâm davetine ilk uyan bahtiyarlardandı. Efendimiz’in(s.a.v.) İlahî dini ilan ettiği ilk günlerde nurdan halkaya katılanlar arasında o da vardı. Müşriklerin işkencelerinden dolayı Habeşistan’a hicret eden ikinci kafilede hanımı Esmâ(r.a.) ile beraber o da bulunuyordu. Tekrar Habeşistan’dan döndüklerinde ise ikinci bir hicret olan Medine’ye yolculuk başlamıştı. (Üsdü’l-Gàbe, 4: 161.)

Efendimiz(s.a.v.) o dönem henüz Mekke’de bulunuyordu ama mü’minlere Medine’ye hicret etmeleri için izin vermişti. Mekke’den ilk ayrılanlardan Hz. Ömer(r.a.), müşriklerin şaşkın bakışları önünde Kâbe’de iki rekât namaz kıldıktan sonra, “Anasını ağlatmak, hanımını dul bırakmak ve çocuklarını yetim koymak isteyen varsa, şu vadinin arkasına gelsin, bana kavuşsun!” diye meydan okuyarak yola çıktı. Hz. Ayyaş bin Ebî Râbiâ(r.a.) ve Hz. Hişam bin Âs(r.a.) da ona arkadaşlık etti. Daha sonra kendilerine katılanlarla birlikte yirmi kişilik bir kafile Medine yolunu tuttu. Hz. Ayyaş(r.a.), Ebû Cehil’in ana bir kardeşi ve Hz. Ömer’in(r.a.) ise hala oğluydu. Ebû Cehil onun Hz. Ömer’le(r.a.) hicret yoluna koyulduğunu öğrenince diğer kardeşi Haris bin Hişam’ı da yanına alarak peşlerine düştü ve onlara Medine’de yetişti. Kurduğu sinsi planla Hz. Ayyaş’ı(r.a.) kandıracak, tekrar getirecek ve işkenceye tabi tutacaktı. Ebû Cehil, hicret eden Müslümanların yanına gelerek Hz. Ayyaş’ı(r.a.) buldu. Onun merhamet hissini tahrik etti ve “Sen gittin diye annem güneşin altında oturmaya yemin etti. Sen gelene kadar eve dönmeyecek, saçına sabun sürmeyecek. Gel, anne katili olma!” dedi. Hz. Ayyaş’ın(r.a.) yumuşadığını hisseden Hz. Ömer(r.a.) müdahale etti. Onu uyarmak istedi ve “Ey Ayyaş! Kanma, vallahi bu bir oyundur. İnanma buna, yalan söylüyor. Sabret, az güneş başına vursun; sen sabret az bitlensin. Anan başını da yıkar, içeri de geçer, bütün dediklerinden de vazgeçer.” dedi. Ama Ayyaş(r.a.) annesini çok seviyordu. Onun için de dayanamadı ve “Ben gideceğim ey Ömer! Annemi görmem, onu bu halden çevirmem lazım!” diyerek Ebû Cehil ile gitmek istedi. (Üsdü’l-ğâbe, IV, 3081) Hâlbuki Ayyaş(r.a.), Allah’ın ve Resûlünün(s.a.v.) emrine uyarak hicret etmişti. Ortada açık olarak görünen Allah rızası vardı. Ana baba hakkı daha sonra gelirdi. Orada mevcut bulunan Müslümanlar da gitmesini istemiyorlardı. Ama o yine de gitmekte ısrar etti ve Hz. Ayyaş(r.a.), yapılan istişareye uymamanın sıkıntısını çekecekti.

Hz. Ömer(r.a.) Mekke’ye geri dönen Ayyaş’a(r.a.) giderken devesini verdi ve “Ey Ayyaş! Al, bu benim devemdir ve çok hızlıdır. Kandırıldığını düşünürsen, bunlar başka plan çevirirse döner gelirsin.” dedi. Ama ne çare! Mekke’ye yaklaştıkları sırada müşrik desisesi işlemeye başladı. Kardeşleri arkalarından gelen Hz. Ayyaş’ın(r.a.) öne sürmesini istediler. Öne geçer geçmez üzerine atıldılar, sımsıkı bağlayarak onu Mekke’ye götürdüler. Mekke’ye varınca Ebû Cehil işkenceye başladı. İlk başta yüz sopa vurdu. Daha sonra da susuz ve ekmeksiz bırakarak atalarının dinine dönmesi için onu hapsetti. Ayyaş’a(r.a.) altı sene boyunca işkenceler yapıldı ve Hz. Ömer(r.a.) bu süre boyunca çok sevdiği dostu için gözyaşı döktü. (İbn İshak, c. 2, s. 119; Ebû’l-Fidâ, c. 3, s. 172; Muhtasar-ı Târîhi Dımeşk, XX, 54-58; M. Asım Köksal, İslâm Tarihi 2/296-298)

Ebû Cehil, Ayyaş’a(r.a.) yaptığı işkencelerle hicret etme niyetinde olan diğer sahâbelerin gözünü korkutmak istiyordu. Hz. Ayyaş(r.a.) bir hata yapmıştı. Diğer Müslümanlar ona iyi nazarla bakmıyorlardı. Onun dininden döneceğinden endişe ediyorlardı. Fakat sonradan vahyedilen bir âyet-i kerimede, kendi nefislerine zulmedenlerin affolunacağı bildirildi. Hicretin yedinci yılında Müslümanlar kaza umresi için Mekke’ye gitmişlerdi. Hz. Ömer’in(r.a.) aklında ise yine dostu Ayyaş(r.a.) vardı. Hz. Ömer(r.a.), Kabe’yi gören bir yere oturdu ve kendi nefislerine zulmedenlerin affolunacağı o âyeti okudu. “De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Zümer Sûresi – 53. Âyet)

Hz. Ömer(r.a.) bir yandan âyeti okuyor bir yandan da “Ah Ayyaş, bu âyeti duysaydın eminim ki seni hiçbir zincir tutamazdı. Bu âyeti duysaydın koşar gelirdin.” diyordu. O esnada bir müddet düşünen Hz. Ömer(r.a.) âyeti bir şeyin üstüne yazarak Ayyaş’a(r.a.) göndermeye karar verdi. Yaşanan hadiseler ise tam da Hz. Ömer(r.a.)’in düşündüğü gibi cerayan etti ve Ayyaş(r.a.) âyeti okur okumaz hemen koşarak dostunun yanına geldi ve ona sarıldı.

Dostluk bir insanın sadece dünyasını değil ahiretini de düşünmeyi gerektirirdi ve Hz. Ömer(r.a.) gibi bir dost her insana nasip olmazdı.

Yazar : Mehmet Yıldız

BENZER MAKALELER