Hz. Ömer (r.a.), Halid b. Velid’i (r.a.) komutanlıktan azledince yerine kimi komutan tayin eder?

Hz. Ömer (r.a.), Halid b. Velid’i (r.a.) komutanlıktan azledince yerine kimi komutan tayin eder?
HZ. ÖMER (r.a.), HALİD B. VELİD’İ (r.a.) KOMUTANLIKTAN NEDEN AZLETMİŞTİR?
YERMÜK SAVAŞI’NDA KOMUTAN KİMDİR?

Yermük Savaşı’nda Müslümanlar 40.000, karşı taraf ise 240.000 kişidir. Bu savaş Müslümanların bu zamana kadar en fazla askere sahip olduğu savaşlardan biri olmuştur. Bu savaşta ilginç bir hadise yaşanır ve tam savaşın ortasında Hz. Ebû Bekir(r.a.) vefat eder. Halife, Hz. Ömer(r.a.) olur.

Hz. Ömer(r.a.) halifelik döneminde, Halid b. Velid(r.a.) için defalarca “Onun emirliği ve komutanlığı ne güzeldir!” diye iltifatta bulunsa da birkaç ince mesele sebebiyle Hâlid’i(r.a.) komutanlıktan azletmek ve onun yerine Ebû Ubeyde İbni Cerrâh’ı(r.a.) geçirmek ister. Hz. Ömer(r.a.), Halid b. Velid(r.a.) ile bir strateji farklılığı yaşar. Halid’in(r.a.) harp planı ona pek uymaz. O dönemde özellikle Bizanslıların karşı tarafın çok zayiat vermesine neden olan savaş stratejileri vardır. Onlar önce kendi ordularını çorak bir araziye kurarlar. Ondan sonra bir su kaynağı bulup etrafa o suyu yayarlar ve etrafı, insanlar içine düştüğünde çıkamayacakları şekilde bataklık yaparlar. Bir yürüyüş yolu ayırırlar ama onu da bataklıktan ayıramasınlar diye sularlar. İşte böyle bir yere, bir ordu bir anda saldırsa çok zayiat meydana gelir.

Bizanslılar bir başka savaş stratejilerinde ise atların nallarını çıkarıp ters çevirerek diken haline getirirler ve bu şekilde toprağın altında mayın gibi döşerler. Ve ordu oradan hızlı bir şekilde süvari birliği olarak geçerse, birçok insanın hem atı zayi olur hem de kendisi zarar görür.

Hâlid bin Velid(r.a.) akıl almaz düzeyde savaş stratejilerine sahip ve savaş alanında dahî olarak nitelendirilen bir komutandır. Kendisinin gözü karadır, karşı tarafı yenmek için muhteşem planlar yapar lakin Hz. Ömer’e(r.a.) göre fazla zayiat verir. Hz. Ömer(r.a.) de bundan memnun olmaz. Zirâ Hz. Ömer(r.a.), bir ordu sefere çıktığında ordu komutanına: “Mümkünse sahâbileri dikenli araziden bile yürütmeyiniz.” diye sürekli telkinde bulunur. Bu noktada Hâlid bin Velid’in(r.a.) savaş stratejisi Hz. Ömer’inkine(r.a.) tam manasıyla uymamaktadır.

Hz. Ömer’in(r.a.), Halid bin Velid’i(r.a.) komutanlıktan almak istemesinin temel bir sebebi daha vardır. İnsanlar tarafından artık zaferler, İslâmdan ziyade Hâlid bin Velid’e(r.a.) nispet edilmeye başlanmıştır. Çünkü Hâlid bin Velid(r.a.) komutan olarak katıldığı hiçbir savaşı Allah’ın izniyle kaybetmemiştir. Hz. Ömer(r.a.) insanların bu bakış açısının, zaferlerin Hâlid’den(r.a.) bilinmesinin iman noktasında zarar oluşturacağını düşünmektedir ve bu yüzden de Hâlid bin Velid’i(r.a.) azledip, ordu komutanlığından normal bir nefer seviyesine çekmiştir. Yermük Savaşı’nın ortasında Hz.Ömer’in(r.a.) buyruğu Halid bin Velid’e(r.a.) ulaştırılır. Savaşın ortasında olduklarından dolayı Halid(r.a.) mektubu ortaya çıkarmaz. Savaş bittikten sonra çıkarır. Ebû Ubeyde(r.a.), Halid bin Velid’e(r.a.), “Emire’l- Mü’minin’in buyruğu budur.’’ der ve Halid(r.a.) anında Ebû Ubeyde Bin Cerrâh’ın(r.a.) askeri olmayı kabul eder. (İbn-i Hibban, Siretünnebeviyye, 369-370)

Hâlid(r.a.) azledilince içlerinden belki henüz yeni Müslüman olmuş, belki henüz İslâm’ın ruhunu tam anlayamamış bir zat, “Ey Hâlid(r.a.), senin gibi yenilmez komutan nasıl olur da azledilir? İşte bu fitnedir.” diye karşılık verir. Hâlid(r.a.) ise ona “Orda dur! Ömer(r.a.) baştayken, fitne bu topraklara giremez.” der. “Ömer(r.a.) içinizde oldukça fitneler zuhur etmez.” (bk. Buharî, Menâkıb 25; Müslim, Îmân 231, Fiten 27 ) ve “Bu Hâlid(r.a.), daha önce Ömer(r.a.) için değil, Ömer’in(r.a.) Rabbi için cihad ediyordu. Şimdi de Ömer(r.a.) için değil, Ömer’in(r.a.) Rabbi için hangi vazife verilirse o vazifede cihat etmeye devam edecektir.” diyerek itimadın en zirve örneğini sergilercesine konuyu kapatır.

Bütün orduların komutanı olan Ebû Ubeyde Bin Cerrâh(r.a.), o günden sonra Hâlid’i(r.a.) her gönderdiği yere yine komutan olarak atamaya devam etmiştir. Suriye, Şam, Lübnan, Filistin kapıları Hâlid(r.a.) ile aralanmış ve Ebû Ubeyde Bin Cerrâh(r.a.) ile o toprakların her biri İslâm ile şereflenmiştir.

Yazar : Mehmet Yıldız

BENZER MAKALELER