Hâk İle Batılın Ayrıldığı Gün – Bedir Savaşı
Bedir Harbinde Efendimiz (s.a.v.) Nasıl Dua Etmiştir?
Bedir Harbi Neden Yaşanmıştır?
Enfal Suresi 48. Ayet Hangi Olay Üzerine İnmiştir?
Bedir Harbinde Bütün Melekler Neden Hz. Zübeyr (r.a.) Kılığında Göründü?
Bedir Harbi’nde Müslümanlar 313, müşrikler ise 1000 kişiydi. Düşman hattında 700 Develi 100 atlı süvari varken bizde iki tane binek vardı. İşte o iki bineğin bir tanesine Mikdat b. Amr(r.a.), diğerine de Hz. Zübeyr(r.a.) biniyordu.
Şartlar böyle olunca Efendimiz(s.a.v.) çadırına çekildi ve duâ için ellerini semâya açtı. Sahabeler, ilk kez Resûlullah’ın(s.a.v.) ellerini bu şekilde açtığını gördüler. Allah Resûlü(s.a.v.), o kadar çok açmıştı ki ellerini; sırtındaki rida yere düştü. Efendimiz(s.a.v.) Rabb’ine “Allah`ım! Bana yaptığın va`dini yerine getir! “Allah`ım! Bu bir avuç Müslüman mücâhid helâk olursa, artık sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmaz.” (Taberî, 2/269.) diye duâ ederken O’nun(s.a.v.) bu yakarışına dayanamayan Hz. Ebû Bekir(r.a.), en sonunda çadıra girdi. “Yeter ya Resûlullah(s.a.v.), kendini helak edeceksin! Vallahi Allah (c.c) Sana(s.a.v.) yardım edecektir!” dedi.
Bedir Harbi, bir kervan olayının üzerine çıkmıştır. Müslümanlar, o kervanın peşine düştükten sonra müşrikler de “Acaba kervanı kovalarken Müslümanlarla bir yerde karşılaşıp savaşır mıyız?” diye bir arayış içine girmişlerdir. Bunların hemen öncesinde ise çok ilginç bir olay yaşanmıştır. Müşrik olan “Kinane” adında bir kabile vardır. Mekke’deki müşrikler, Kinane kabilesi ile düşmandır. Bundan dolayı da “Biz müslümanlarla gidip savaşacağız. Ama Kinane kabilesi de bize saldırırsa ne yapacağız?” diye bir soru akıllarına gelmiş ve bu konuda çok tereddüt etmişlerdir. Tam o esnada Mekkeli müşriklerle Kinane kabilesinin rüesalarından bir tanesi olan Sürâka bin Malik yolda karşılaşmışlardır. Sürâka: “Ne yapıyorsunuz?” diye sorunca müşrikler “Müslümanlarla mücadeleye gideceğiz.” diye cevap vermişlerdir. Sürâka da “Bugün sizi yenecek bir güç yoktur. Kinâne adına da ben size teminat veriyor ve yanınızda yer alıyorum.” demiştir. Bu söz üzerine cesaretleri artan müşrikler Bedir’e doğru sefere devam etmişlerdir.
Bedir Harbi başladığında Sürâka, müşriklerin yanında durmuştur. Tam Müslümanlara karşı savaşacağı esnada Zübeyr bin Avvâm’a(r.a.) birebir benzeyen bir sürü sarı sarıklı insan görünce kaçıp gitmiştir. İbni Abbas’ın(r.a.) yorumuna göre o savaşın başlamasında en büyük etken olan Sürâka kılığına giren şeytanın ta kendisidir. Hatta Enfâl suresindeki 48. Ayetin bu olay için indiği söylenilir.
“O vakit şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve “Bugün insanlar arasında sizi yenecek kimse yoktur, ben de sizin yanınızdayım” demişti. Ardından iki güç birbirini görünce hemen dönüş yaptı ve “Şüphesiz benim sizin sorumluluğunuzla ilgim yok, kuşkusuz sizin görmediğinizi görüyorum ve elbette Allah’tan korkuyorum, Allah’ın cezası çetindir” dedi.”
Efendimiz(s.a.v.), Bedir Harbi’nde Hz.Zübeyr’i(r.a.)yanına çağırır ve “Zübeyr, Bedir Harbi’nde Allah’ın melekleri bize yardım için inecekler. Her meleğin bir alameti vardır. Keşke sizin de alametiniz ve nişaneniz olsa, siz se meleklerle ayrışsanız.”der. Hz. Zübeyr(r.a.), bunu duyunca bir tane sarı kumaş bulur ve onu sarık yapar. Savaşın sonuna kadar Resûlullah(s.a.v.), “Bütün melekleri Hz. Zübeyr’in(r.a.) sarı sarığıyla gördüm.” buyurur. Normalde insanlar melekleşir ama o gün sahâbi öyle devleşti ki Bedir Harbi’nde bütün melekler adeta Zübeyr(r.a.)’leşmişti.
O gün Bedir meydanında yetmiş müşrik öldürüldü ve o yetmişinin çoğu iki kılıçla öldü. O iki kılıcın biri Hz. Ali’ye(r.a.), diğeri de Hz. Zübeyr’e(r.a.) aitti. Hatta bir ara müşriklerden “büyük karınlı adam” lakaplı Ubeyde ibni Said diye biri geldi. Bu müşrik sadece gözü açık kalacak şekilde bir zırh giymişti ve Müslümanlara “Yok mu benim karşıma çıkan?” diye meydan okuyordu. Hz. Zübeyr(r.a.), “Ya Resûlullah(s.a.v.), beni bu şereften mahrum etme.” dedi. Efendimiz(s.a.v.) ona müsâade verince Hz. Zübeyr(r.a.) Habeşistan’dan getirdiği mızrağıyla bir darbede onu gözünden vurarak yere indirdi. Onun bu hareketinden ise Efendimiz(s.a.v.) pek memnun oldu ve Zübeyr’in(r.a.) Habeşistan’dan hatıra kalan mızrağını “Bedir Hatırası” olarak bir ömür sakladı.
Bedir Harbi Müslümanlar için adeta bir asabiyet savaşıydı. O harp meydanında inanmış ve inanmamışlar öyle ayrılmıştı ki inanan birçoklarının karşısında inanmayan oğlu, amcası, babası vardı. Hz. Zübeyr’in(r.a.) karşısına da müşrikler tarafında bulunan amcası Nevfel çıktı ve o amcasını hiç tereddüt etmeden öldürdü. Zirâ bu yol öyle bir yoldur ki kıldan ince kılıçtan keskin bu yol imanla tanıştıktan sonra dayı, amca, baba, evlat tanımaz. Bu yüzden Kur’an, Bedir için “Yevmü’l-Furkân- Hak ile bâtılın ayrıldığı gün” manasını kullanmıştır.