EBÛ UBEYDE B. CERRAH (r.a.) – TARİHÇE-İ HAYATI
Efendimiz’in(s.a.v.) “Ümmetin Emini” buyurduğu, Hz. Ömer’in(r.a.) “Yaşıyor olsaydı, halife tayin ederdim.” dediği bu kutlu sahâbi, Aşere-i Mübeşşere’den yani cennetle müjdelenmiş on sahâbiden birisidir. Asıl adı Âmir bin Abdullah’tır(r.a.). Ebû Ubeyde(r.a.) künyesidir. Araplar sevdiği çocuklarına “kulcuk” manasına Ubeyde demişlerdir. Efendimiz(s.a.v.) de ilerleyen dönemlerin tamamında ona künyesi ile hitap etmiştir. Milâdî 583’te Mekke’de dünyaya gelen Ebû Ubeyde(r.a.), Efendimiz’den(s.a.v.) on iki yaş küçüktür. Babasının ismi Abdullah Bin Cerrâh’tır. Ebû Ubeyde(r.a.) ismini babasına nispet ederek almamıştır. Eğer ona nispet ederek alsaydı isminin Ebû Ubeyde b. Abdullah olması gerekirdi. O, ismini Mekke’nin büyük ve namlı bir tüccarı olan dedesine nispet ederek almıştır ve onun için adı Ebû Ubeyde b. Cerrâh(r.a.) olmuştur. Annesinin ismi Ümeyye binti Ğanem’dir (r.a.). Ebû Ubeyde’nin(r.a.) “Yezid” ve “Ümeyr” isminde iki tane oğlu olmuştur ama ilerleyen zamanlarda oğullarını kaybedecektir. Bir de “Safiyye(r.a.)” isminde bir kızı vardır. O da ilerde Hz. Ömer’in(r.a.) hanımı olacaktır. Ebû Ubeyde(r.a.) Mekke’nin Harisoğulları kabilesindendir. Harisoğulları ailesi Mekke’de Efendimiz’in(s.a.v.) soy silsilesine en uzak ailelerden biridir. Ebû Ubeyde’nin(r.a.) dedesiyle Efendimiz’in(s.a.v.) dedesi onuncu göbekte birleşirler. O yüzden bu aile akrabalık cihetinde Efendimiz’e(s.a.v.) Mekke’deki diğer ailelere nispeten uzak kalmıştır.
Küçük yaşlardan itibaren babası Abdullah, Ebû Ubeyde’yi(r.a.) çok iyi yetiştirmiş; bu yetiştirme neticesinde kendisi çok iyi bir okçu, çok iyi bir at binici ve çok iyi bir tüccar olarak toplumda yerini almıştır. İlerleyen zamanlarda da Efendimiz’in(s.a.v.) duâlarıyla çok iyi bir kumandan ve Suffa Mektebi’nin gözde bir âlimi olacaktır.
Ebû Ubeyde Bin Cerrâh(r.a.) uzun boyludur ve ince bir görünüme sahiptir. Kendisi, savaş meydanında gözün görmediği ve tahmin edilmez incelikteki manevralarından dolayı bir kılıca benzetilmiştir. Mekke’de okuma bilen kişi sayısı çok olsa da hem okuma hem yazma bilen sınırlı sayıda insan vardır. Ebû Ubeyde(r.a.) kıvraklığının ve çevikliğinin yanında Mekke’de okuma yazma bilen 15-17 kişiden biridir.
Abdullah ibni Âmir(r.a.) konuyla bağlantılı olarak şunları söylemiştir: “Mekke’de üç kişi vardı. Konuştuğunda en güzeli söyler, kalbe dokunur ve asla muhatabının açığını aramazdı. Onlar: Ebû Bekir(r.a.), Osman bin Affan(r.a.) ve Ebû Ubeyde Bin Cerrâh’tı (r.a.).”