Ben Allah’a(c.c.) İnanıyorum Ama Din ve Peygambere İnanmıyorum, Allah(c.c.) Kendisini Peygamber Olmadan Tanıtamaz mıydı?

Ben Allah’a(c.c.) İnanıyorum Ama Din ve Peygambere İnanmıyorum, Allah(c.c.) Kendisini Peygamber Olmadan Tanıtamaz mıydı?

Ben Allah’a(c.c.) İnanıyorum Ama Din ve Peygambere İnanmıyorum, Allah(c.c.) Kendisini Peygamber Olmadan Tanıtamaz mıydı?

Filozofların Hz. Muhammed(s.a.v.) Hakkında Hayret Veren Sözleri 

İnsanlığın İçinde En Kemal Şahsiyetin Allah Resulü(s.a.v.) Olduğu Nereden Belli?

Kemal odur ki, dost değil düşman bile tasdik etsin. Dost dostun kusurunu görmez ama düşman, birini tasdik ediyorsa o kişide mutlaka kemal vardır. Efendimiz’e(s.a.v.) Muhammed’ül-Emin lakabını veren düşmanlarıdır. Hicretten önce onu öldürmeye gelen düşmanlarının her birinin emaneti Efendimiz’dedir(s.a.v.). Nice düşmanı onun yüzüne baktığında “Bu yüzde yalan olmaz!” demiş ve orada iman etmişlerdir. Dostları dışında Efendimiz’i(s.a.v.) kimler tasdik etmiş birkaç örnek verelim. 

“Tarihteki Yüz Büyük İnsan” adlı kitabıyla bütün dünyada yankılar uyandıran, Amerikalı bilim adamı Profesör Michael Hard, kitabının ilk yayınlandığı tarihten on yıl sonra Kahire’de katıldığı bir ödül töreninde “Kitabınızın yayınlanmasının üzerinden neredeyse on yıl geçti. “Tarihteki Yüz Büyük İnsan” kitabınızda birinci sırayı Hz. Muhammed’e ayırmıştınız hala bu görüşte ısrarlı mısınız?” sorusuna şu cevabı vermiş: “Bu ünlülerin ilk listesi. Bu sayı 200, 300’e bile çıkarılsa, Hz. Muhammed’in listenin başındaki yeri sabittir.”  

Amerikalı Prof. Bosworth Smith şöyle demiştir: “Şöyle bir göz atmakla, Hz. Muhammed’in, bütün vasıflarını ve kahramanlıklarını görmek mümkündür. Bunlardan bazıları Peygamberliğinin ilk günlerinde ve bazıları da Peygamberliğinden sonra olmuştur. Eşsiz mucizelerini gördüğüm zaman, onu rütbe bakımından, insanların en büyüğü ve en yücesi olarak mütalaa ediyorum. Hatta insanlık onun bir benzerini görmemiş ve görmeyecektir de.” 

Almanya’nın güçlü bir imparatorluğa dönüşmesinde önemli rol oynayan ve ilk şansölyesi Prens Bismarck şöyle diyor: “Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idare etmek için Allah tarafından geldiği iddia olunan bütün indirilmiş semavi kitapları tam ve etrafıyla tetkik ettimse de tahrif olundukları için, hiçbirisinde aradığım hikmeti tam isabet ettiremedim. Bu kanunlar, değil bir cemiyet, bir hane halkının saadetini bile temin edecek mahiyetten pek uzaktır. Lakin Muhammedilerin Kur’an’ı, bu kayıttan azadedir. Ben Kur’an’ı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Muhammedilerin düşmanları bu kitabın Muhammed’in zatının eseri olduğunu iddia ediyorlarsa da en mükemmel bir dimağdan böyle bir harikanın meydana geleceğini iddia etmek, hakikatlere göz kapayarak kin ve garaza alet olmak manasını ifade eder ki bu da ilim ve hikmetle izah edilemez. Ben şunu iddia ediyorum ki, Muhammed, mümtaz bir kuvvettir. İlahi kudretin böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır. Seninle aynı asırda yaşamadığımdan dolayı müteessirim Ey Muhammed! Beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Ben, heybetli huzurunda kemal-i hürmetle eğilirim.” 

İrlandalı dramatist, sosyalist, düşünür ve 20. yüzyılın önde gelen tiyatro yazarlarından George Bernard Shaw şöyle diyor: “İnsanlığın sorunlarının üst üste yığılarak nerdeyse çözülmez hal aldığı günümüzde, Hz. Muhammed’e her zamankinden daha fazla muhtacız. Eğer o aramızda olsaydı, bütün bunları oturup bir fincan kahve içme rahatlığıyla çözerdi. Ben bu hayret uyandırıcı insanın hayatını inceledim. Benim görüşüme göre onu insanlığın kurtarıcısı olarak tanımamız lazımdır. İnsan büyüklüğü hangi ölçüyle ölçülürse ölçülsün acaba O’ndan daha büyük bir insan bulunur mu?” 

Ben Allah’a(c.c.) İnanıyorum Ama Din ve Peygambere İnanmıyorum, Allah(c.c.) Kendisini Peygamber Olmadan Tanıtamaz mıydı?

Meşhur İngiliz düşünür Thomas Carlyle şöyle diyor: “Kral ve vezirler gibi azamet ve debdebe perdeleri ile gizlenmiş değildi. Kendi hırkasını kendi yamalar, kendi ayakkabısını kendi tamir ederdi. Harbe gider, ashabıyla istişare eder, emirlerini onlarla beraber verirdi. Nasıl bir insan olduğunu her yönüyle kavminin bilmesi için böyle yaptı. Ona artık siz ne isterseniz öyle deyiniz dünyada taç ve ihtişam sahibi hiçbir imparatora yamalı bir hırka içindeki bir insan kadar hürmet ve itaat edilmemiştir. 23 yıllık dünya imtihanı gerçek bir kahraman için lüzumlu bütün unsurları taşımaktadır. İnsanlar her şeyden daha fazla Muhammed’ekulak vermelidir. Diğer bütün sözler onun karşısında boş sözlerdir. Laf-ı güzaftır.” 

Fransız tarihçisi Alphonse Marie Louis de La Martine şöyle diyor: “Şayet gayenin büyüklüğü vasıtaların küçüklüğü ve neticenin azameti, insan dehasının üç ölçüsü ise modern tarihin en büyük şahsiyetlerini bile Hz. Muhammed’le kıyaslamaya kim cesaret edebilir? O şahsiyetlerin en meşhurları ancak maddi kuvvetler kurdular. Halbuki Hz. Muhammed maddi kuvveti olmaksızın orduları, hukuk sistemleri, imparatorlukları, kavimleri, hanedanları ve dünyanın üçte biri üzerindeki milyonlarca insanı harekete geçirdi. İnsan büyüklüğü hangi ölçüyle ölçülürse ölçülsün acaba ondan daha büyük bir insan bulunur mu?” 

Alman şair ve yazar Johann Wolfgang von Goethe şöyle diyor: “Hiç kimse Hz. Muhammed’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz. Avrupa’ya nasip olan bütün başarılara rağmen bizim bütün kanunlarımız İslam medeniyetine bakarak çok eksiktir. Biz Avrupa milletleri büyük medeni imkânlarımıza rağmen Hz. Muhammed’in, son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız.” 

Mahatma Gandi şöyle diyor: “Milyonlarca insanın kalbine tartışmasız hâkim olmuş birisinin, hayatını öğrenmek istiyordum. Okuyunca kesin olarak inandım ki, o yıllarda İslam’ın bir yer kazanmasında kılıcın bir rolü yoktu. Peygamberin tam olarak kendini geri planda bırakması, sözüne sadakati, vicdanı, onu takip edenlere ve dostlarına özverisi, yiğitliği, korkusuzluğu, üstlendiği görevde Allah’a tam güvenmesi kesin ve yalındı. Bu özelliklerle bir zorluğun üstesinden gelmek için ille de kılıç taşımak gerekmiyordu. Peygamberlerin hayatını anlatan kitabın ikinci cildini bitirdiğimde bu muazzam hayata dair daha fazla okunacak bir şey olmayışından dolayı son derece üzgündüm.” 

Yazar : Mehmet Yıldız

BENZER MAKALELER