Allah (c.c.) Neden Peygamber Göndermiş?
Bizim Peygambere İhtiyacımız mı Var?
“Karıncayı emirsiz, arıyı yâsupsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette beşerî nebîsiz bırakmaz.” (Risale-i Nur)
Allah(c.c.) kâinatı işletirken bazı kanunlar koymuş ve bu kanunlar küçük dairede nasıl işliyorsa büyük dairede de aynıyla işlemiş. Mesela suyun kaldırma kanunu bir bardak su için de aynı şekilde geçerli, koca okyanus için de. Allah(c.c.), ilk insandan bu yana kendini tanıttırmak ve emirlerini bildirmek için peygamberler göndermiş ve bu da Allah’ın(c.c.) başka bir ilahi kanunudur. Zira Risale-i Nur’da geçen: “Karıncayı emirsiz, arıyı yâsupsuz bırakmayan…” ifadesi de bunu tasdiklemektedir. Küçücük bir karıncayı bile emirsiz bırakmayan Allah(c.c.), kâinatın yaratılış amacı olan insanı da rehbersiz bırakmayacaktır.
“Hiçbir millet yoktur ki, kendi içinde (onları Allah’ın azabıyla) korkutan bir (peygamber) gelip geçmiş olmasın.” (Fatır, 35/24) Bir insan ne kadar zeki, kabiliyetli, temiz, ince anlayışlı, ilim ve irfan sahibi olursa olsun bir peygambere ihtiyacı vardır. Çünkü akıl, insanın yaratılış gayesini tek başına kavramaktan acizdir. İnsan sadece aklını kullanarak varlıkları tanır, vazifelerini bilir fakat onların yaratılma amaçlarını tesbih ve ibadetlerini anlayamaz. Aklıyla bir yaratıcının varlığını bulsa bile bu yaratıcının Allah(c.c.) olduğunu öyle kolay bulamaz. Bir yaratıcıya inanabilir ama bu yaratıcının kim olduğu konusunda hataya düşebilir. Buna delil olarak vahye mazhar olmuş peygambere ulaşamayan veya ulaştığı halde inkâr eden insanların ateşe, puta, ineğe tapmaları örnek gösterilebilir. İşte peygamberlere bu cihette çok ihtiyaç vardır ve Allah(c.c.), kullarının yüzünü ilah zannettikleri o sapkın inanışlardan çevirmek, doğru yolu göstermek için peygamberler göndermiştir. Bu peygamberin gönderilmesindeki birçok sebepten yalnızca bir tanesidir.
Gelelim diğer bir sebebe. Allah(c.c.), kâinatı birbirinden harika sanat eserleri ve envaı çeşit nimetlerle donatmış. İnsanı yarattığı her şeyden üstün tutmuş ve yarattığı her şeyi insanın hizmetine vermiş. Bunca nimetin karşılığında ise insandan şükretmesini istemiş. Peki eğer Allah(c.c.), peygamberleri ile bizlere nasıl şükredeceğimizi öğretmeseydi bizler bunu nereden, kimden ve nasıl öğrenecektik? Basit bir matematik dersinin sorularının nasıl çözüleceğini öğrenmek için bile öğretmene ihtiyaç duyan bizler, bunca nimete nasıl şükredeceğimizi öğrenmek için bir rehbere bir öğreticiye ihtiyacımız yok desek bu çok saçma olmaz mı? Bugün birisi gelse ve bize “Allah’a nasıl şükredersiniz?” dese, hepimizin ortalama vereceği cevap “Allah’ım sana şükürler olsun.” olur. Halbuki bu söz bile peygamber sözüdür ve biz yaratıcının isminin Allah(c.c.) olduğunu bile onlardan öğrenmişizdir. Bizler değil onca nimete şükrü nasıl eda edeceğimizi, O’nun(c.c.) ismini, dünyaya neden geldiğimizi, vazifemizin ne olduğunu, buradan sonra nereye gideceğimizi öğrenmek için de peygambere muhtacız. Çünkü anlaşılmaz bir kitap muallimsiz olsa manasız bir kâğıttan ibaret kalır.
Son bir örnek daha verip konumuzu tamamlayalım. Şimdi sizinle bir otomobil ürettiğimizi varsayalım. Son derece lüks otomobilimizin içinde her türlü cihazat takılı. Bizler bu otomobili ürettikten sonra hangi şartlar altında kullanılacağını, en fazla kaç km hızla gittiğini, hangi cihazların ne için takıldığını, kapıyı hangi düğmenin, bagajı hangi düğmenin açtığını anlatan tanıtıcı bir kullanım kılavuzu hazırlamasak ve onu test edecek birisini göndermesek olur mu? Olmaz değil mi? Aynı şekilde Allah(c.c.), insan otomobilini yaratsa, onu birbirinden kıymetli cihazatla donatsa ama taktığı cihazatı nasıl kullanacağını gösteren bir kitapçık ve o kitapçığı öğretecek bir peygamber göndermese bu da olmaz. Zira peygamberler olmasa bizler bugün yaptığımız vazifelerin hiçbirini bilemez ve yapamazdık. Abdest nasıl alınır? Namaz kaç rekât kılınır? Oruç ne kadar süre tutulur? Kurban ne zaman kesilir? Hangi hayvanlar kurban olur, hangileri olmaz? Hacca kimler gidebilir? Evlilik kader midir? Allah(c.c.) bizden neden namaz kılmamızı istiyor, bizim namazımıza ihtiyacı mı var? Bunun gibi birçok meseleyi bilemez ve uygulayamazdık. İşte tüm bu soruların cevaplarını bizler kendi kendimize bulamayacağımız için Allah(c.c.) bilmediklerimizi bize bildirecek peygamberler gönderdi. Çünkü insan, şu dünyada şiddetli ve dehşetli dalgalara maruz kalan bir gemi gibiydi ve onu bu müthiş dalgaların tehlikesinden kurtarıp güvenli bir sahile çıkaracak kişiler de peygamberlerdi.
