Hastalık Neden Gelir?

Hastalık Neden Gelir?

Hastalık Neden Gelir?

İlahi Davet Olarak Hastalık: Sabır, Şükür ve Hikmet

Hepimiz hayatın bir döneminde hastalıkla yüz yüze geliriz. Kimi zaman bedensel bir acıyla, kimi zaman ruhsal bir daralmayla… Fakat çoğu zaman unuturuz ki bu hastalıklar yalnızca zahiri bir ızdırap değil, aynı zamanda derin bir hikmeti taşıyan ilahi bir davettir.

Bediüzzaman Said Nursî’nin Hastalar Risalesi isimli eseri bu hakikati gözler önüne serer. O, hastalıkları her zaman bir ceza olarak değil; günahlarımızdan arınma, nefsimizi terbiye etme ve manevi yükseliş için bir fırsat olarak görmemizi öğütler. Tüm bunlar, hastalığın aslında bize uzatılmış bir rahmet eli olduğunu gösterir. 

Bediüzzaman Said Nursî, bu durumu şöyle ifade eder:

“Ey âhiretini düşünen hasta! Hastalık, sabun gibi günahların kirlerini yıkar, temizler.”
(Lem’alar, 25. Lem’a, 8. Deva)

Tıpkı bir annenin çocuğunu temizlemek için sabunla yıkarken gözlerinin yanmasına aldırış etmeyip yıkamaya devam etmesi gibi, Rabbimiz (c.c.) de bizi manevi kirlerden yani günahlarımızdan arındırmak için zaman zaman hastalık gönderir. Bu örnek, hastalığın zorluğuna rağmen aslında Allah’ın (c.c) şefkatini ve manevi temizliğe olan ihtiyacımızı gözler önüne serer. Bu bakış açısı, hastalıkla gelen sıkıntılara farklı bir pencereden bakmamıza olanak tanır.

Hastalık Neden Gelir?

Hastalık Gelmeden Önce Alınacak Manevi Tedbirler Nelerdir?

Hastalık Neden Gelir? Hastalık gelmeden önce almamız gereken bazı manevi tedbirler vardır. Nasıl ki yağmurdan önce şemsiye alarak tedbir alıyorsak, hastalık gibi musibetlere karşı da manevî olarak hazırlanmalıyız. Tıpkı anne babaların, çocuklarına henüz hasta olmadan yaptırdığı aşılar gibi… O an için hastalık yoktur ama ileride gelecek mikroplara karşı vücut bağışıklık kazanır. Aynı şekilde ruhumuz da sabır, tevekkül ve dua gibi manevî aşılarla güçlendirilmelidir. Böylece hastalık geldiğinde isyana düşmeden, tevekkülle karşılayabiliriz. Eğer bu hazırlık yapılmazsa, hastalık karşısında ruhumuz zayıf düşer ve ümitsizliğe kapılabiliriz. Oysa önceden yapılan bu manevi hazırlık hastalığı sadece bir acı değil, bir manevi arınma süreci olarak değerlendirmemize imkân tanır.

İçindekiler

Günahlardan Nasıl Kurtuluruz?

Hayat yolculuğumuzda işlediğimiz günahlar, ahiret hayatımızda ciddi sıkıntılara sebep olabilir. Bu yüzden, daha dünya hayatındayken bu günahlarımızdan arınmak büyük bir önem arz eder. Hastalıkları, bu arınma süreci için bir vesile olarak görmeliyiz. Nasıl ki ateşte ısıtılan demir yumuşar ve şekil almaya başlarsa, insan da hastalıkla karşılaştığında nefsinin direncini kaybeder ve ruhî şekillenmeye açık hâle gelir.

Hastalık, bizleri acizliğimizi fark etmeye zorlar. Nefsimiz güçlü olduğunda çoğu zaman hatalarımızı görmek istemeyiz. Oysa hastalık geldiğinde zayıflığımızı, faniliğimizi ve kusurlarımızı derinden hissederiz. İşte bu hâl; bizi tövbeye yönelten, kalbimizi Allah’a (c.c.) açan bir anahtar gibidir. Hastalık, bu yönüyle yalnızca bir musibet değil; Allah’ın (c.c.) bizlere sunduğu bir rahmettir.

Manevi Hastalıklar Nelerdir? Günahların Kalıcı Zararı ve Ahiret Etkisi

Maddi hastalıklarımız çoğunlukla geçici olur; bir süre sonra tedaviyle veya istirahatle iyileşebiliriz. Fakat manevi hastalıklarımız, yani günahlarımız, ruhumuza yapışıp kalabilir. Bediüzzaman Said Nursî bu durumu şöyle ifade eder:

“Günahlar, hayat-ı ebediyede daimî hastalıklardır; bu hayat-ı dünyeviyede dahi kalb, vicdan, ruh için mânevî hastalıklardır. Sen eğer sabredip şekvâ etmezsen, şu muvakkat bir hastalıkla daimî pek çok hastalıklardan kurtuluyorsun.”
(Lem’alar, 25. Lem’a, 8. Deva)

Bu söz bize dünyadayken işlediğimiz bir günahın, ahirette kalıcı bir hastalık haline gelebileceğini gösteriyor. Bu sebeple, geçici olan maddi hastalıklardan ziyade, kalıcı olan manevi hastalıklarımızdan korkmalı ve kurtulmaya çalışmalıyız.

Hastalığın dünya hayatımızdaki etkileri ile ahiret hayatımızdaki sonuçları arasında bir bağ kurmalıyız. Hastalık, dünyada yaşanırken bizleri fiziksel olarak zayıflatabilir. Ancak asıl tehlike, manevi hastalıklarımızın ahirette üzerimizde bırakacağı yıkıcı etkidir.

Hatırlayalım; COVID-19 pandemisi döneminde yaşadığımız tat kaybı ne kadar rahatsız edici olmuştu, yemek yesek de tat alamıyorduk. Günahlar da ruhumuzda benzer bir tat kaybına yol açarak ruhsal tadımızı kaçırır ve ahiret hayatımızda sonsuz bir huzursuzluk haline dönüşür. Bu dünyada günahların ruhumuz üzerinde oluşturduğu baskı, aslında ahirette karşılaşacağımız manevi yükün bir göstergesidir.

Rabbimiz (c.c.), bu dünyada bile günahlarımızın ardından yaşadığımız huzursuzlukla bizi uyarır. Fakat biz bu uyarıları fark etmez, gaflet içinde yaşamaya devam edersek; o zaman manevi hastalıklarımız kökleşir. Hastalıklar işte bu gafleti sarsan, bizi kendi kusurlarımızla yüzleştiren ilahi ikazlardır. Özellikle gençlik yıllarında dünya nimetlerine aldanmak ve günaha girmek kolaydır; ancak hastalık, bizi o gaflet uykusundan uyandıran bir çağrıdır.

Sabır ve Tevekkülle Gelen Huzur

Unutulmamalıdır ki hastalık; bizleri fani dünyanın aldatıcı cazibelerinden uzaklaştırıp, sonsuz lezzete yönelmeye teşvik eden manevi bir davettir. Sabır ve tevekkülle karşılanan bir hastalık, hem dünyada ruhsal dinginlik hem de ahirette büyük bir mükâfat vesilesi olur. Hastalık, faniliği hatırlatır; kalbi ebediyete yöneltir. Bu nedenle her bir hastalık, aslında bir kayıp değil; şükürle karşılandığında büyük bir kazanç kapısıdır.

Hastalar Risalesi 8 - Video