Cennet Ucuz Değil Cehennem Lüzumsuz Değil
Yoksa Siz, Sizden Öncekilerin Başına Gelenler Sizin De Başınıza Gelmeden Cennete Gireceğini Mi Sandınız?
Habbâb b. Eret(r.a.) anlatıyor: Resûlullah(s.a.v.) Kâbe’nin gölgesinde kaftanını yastık ederek dayandığı bir sırada yanına vardık. “Yâ Resûlallah(s.a.v.)! Bizim için Allah’a duâ edemez misin? Allah’tan yardım dileyemez misin?” dedik. (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden şikâyet ettik) Bunun üzerine Rasûlullah’ın(s.a.v.) rengi değişti ve şöyle buyurdu:
“Sizden önceki ümmetler içinde öyle kimseler bulunmuştur ki (zalimler tarafından) yakalanır, onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, onun başı üzerine konulurdu da cesedi ikiye bölünürdü fakat bu onu dininden döndürmezdi. (Bir başkasına da benzer işkenceler uygulanır) demir taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri taranırdı da bu işkenceler o mümini dininden çeviremezdi. (Sahâbelerim!) Size yemin ederek söylüyorum ki Allah bu işi (İslâm dinini) mutlaka tamamlayacaktır. Öyle ki bir süvârî San’â’dan Hadramevt’e kadar (tek başına) yolculuk edecek de Allah’tan ve bir de (yolcu, koyun sahibi ise) koyunlarına kurdun saldırmasından başka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Fakat sizler sabretmiyorsunuz, acele ediyorsunuz!..” (Ahmed b. Hanbel, 5/109; Buharî, Menakıbu’l-Ensar,29).
Bu olay üzerine inkârcıların baskılarından bunalan müminleri hem teselli etmek hem de uyarmak maksadıyla bu ayetin indiği rivayet edilir “(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennet’e gireceğinizi mi sandınız? Onlara yoksulluk ve sıkıntı öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki nihâyet peygamber ve beraberindeki müminler, ‘Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?’ demişlerdi. İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 2/214)