Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Varlığı Gerekli miydi?
Kâinatta gördüğünüz her ince ayrıntı ve sanat yahut da insanın ürettiği her şey, bir muhatabı olduğuna kesin delildir. Bu kaide her şey için geçerlidir. Bileğinizdeki saatin hem kırmızısı hem mavisi varsa maviyi alan “Kırmızıya ne gerek var?” diyemez. Demek kırmızıya muhatap var ki onu da üretmişler. Alacağınız normal bir araba direksiyonunun fiyatı ile üzerinde beyaz dikişleri olan bir araba direksiyonunun fiyatı arasında 3000₺ fark olsa, siz: “Bu ne saçmalık böyle bir beyaz dikiş için 3000₺ fark verilir mi?” diyemezsiniz. Demek ki onun da ona göre bir muhatabı var. Burada sizden ricamız vereceğimiz örneklere teorik bakış açısı ile bakmanız. O şekilde bakmalısınız ki “Ne gerek var?” zihniyetinden kurtulup işin hakikatini anlayabilesiniz.
Konumuza Risale-i Nur’da geçen bir cümle ile devam edelim.
“Madem kâinatta hüsn-ü san’at, bilmüşahede vardır ve kat’îdir. Elbette, risalet-i Ahmediye (asm), şuhud derecesinde bir kat’iyetle sübutu lâzım gelir.”
Dilerseniz cümlenin ne anlatmak istediğini bir örnek üzerinden izah edelim. Başrolümüzde çiçekçiye çiçek aranjmanı yaptırmak için giden bir damat olsun.
Damat, öncelikle çiçekçinin kendisine sunduğu yüz on yedi çeşit çiçek içerisinden istediklerini seçti. Yoğunluğu kırmızı güllerden oluşan aranjmanın aralarına birkaç beyaz lale, birkaç mor şebboy ve çok güzel kokan yeşil ökse otlarından ekletti.
Çiçekçi bu kadar çok çeşit çiçeği dükkânda bulunduruyorsa demek ki çiçeklerin çeşidini, rengini birkaç lalenin fazla oluşunu önemseyen bir muhatap var. Çiçekçi, damada çiçeği saksıda mı, sepette mi, vazoda mı, fanusta mı yoksa elde mi götüreceğini sordu ve damat elde götüreceğim deyince o zaman da çiçeği saracağı kâğıt çeşitlerini ve o kâğıdı bağlayacağı kurdele renk ve seçeneklerini sundu. Damat, bir raf dolusu kâğıt ve kurdele seçeneği arasından mat sarı kâğıt ile ona yakışan renkte bir kurdele seçti. Çiçekçi, aranjmanın kendisini biraz daha göstermesi için üzerine biraz sim ekledi ve damat tam çiçeği alıp gidecekken; “Dilerseniz biraz da koku sıkayım, içeri girdiğinizde güzel bir rayiha olur.” dedi ve damada bir oda dolusu koku seçeneği sundu. Bütün bunlardan bizler yine anladık ki çiçekçinin bu kadar kâğıt çeşidi, kurdele rengi ve bir oda dolusu koku seçeneği sunması her birinin bir muhatabı olduğuna delildir.
Bizler sizinle şu an yalnızca bir aranjman konuştuk. Henüz yeryüzündeki çiçek sayısını, bitki sayısını konuşmadık. Bitkilerdeki yaprak sayısını, çeşidini de konuşmadık.
Velhasıl bir aranjman yani hüsn-ü san’at bu kadar muhtelif şekilde varsa ve kat’iyse, elbette buna muhatap da şuhud derecede kat’i olmak zorundadır. Az önce oluşturduğumuz aranjmanda çiçekçinin tüm detayları üretmesi o detayları anlayan muhatapların varlığına delildir. Otomobil bayi arabayı, tekstil firması gömleği, ayakkabı fabrikası ayakkabıyı üretmişse bir muhatabı vardır.
O halde bu kâinat yaratıldıysa bunun da bir muhatabı vardır. Kâinattaki bütün güzelliklerin hikmetlerini zahiri ve batıni en ince detaylarına kadar anlayacak bir muhatap olmak zorundadır. Madem kâinatta hüsn-ü san’at, bilmüşahede vardır ve kat’îdir, bütün bu hüsn-ü san’atın tamamını en ince ayrıntısına kadar anlayabilecek muhatap olan Muhammed Mustafa(s.a.v.) olması da şuhud derece kat’idir. Bu yüzden nübüvvet mesleği şarttır ve ona en yakışan, en kıymetli olan Muhammed Mustafa’dır.(s.a.v.)