Efendimiz’in (s.a.v.) duasında neden iki Ömer’den birini istemiştir?

Efendimiz’in (s.a.v.) duasında neden iki Ömer’den birini istemiştir?
EFENDİMİZ HZ. ÖMER İÇİN HANGİ DUAYI ETMİŞTİR?
EFENDİMİZ’İN DUASINDA İSTEDİĞİ İKİ ÖMER KİMLERDİR?
AMMÂR B. YASİR İLE ANNESİNİ KİM ŞEHİT ETMİŞTİR?
CAHİLİYE DÖNEMİNDE EN SERT MİZACA SAHİP OLAN KİŞİ KİMDİR?

Asıl adı Amr b. Hişâm el-Muğira olan Ebû Cehil İslâm’ın ilk döneminden itibaren İslâm’a hep karşı çıkmış, Efendimiz’e(s.a.v.) ve özellikle güçsüz Müslümanlara var gücüyle düşmanlık gösterip ezâ ve cefâlarda bulunmuştur. İslâm’ın ilk iki şehidinden biri olan Ammâr b. Yâsir’in(r.a.) annesi Sümeyye(r.a.) onun tarafından öldürülmüş, hicretten sonra gerçekleşen Bedir Savaşı da onun yüzünden çıkmıştır. Darû’n Nedve’de, Efendimiz’in(s.a.v.) öldürülmesine dair karar onun teklifi üzerine alınmış ve kendisi hayatı boyunca İslâm’a karşı tüm faâliyetlerde başı çekmiştir.

Hz. Ömer’in(r.a.) de cahiliye döneminde ondan kalır yanı yoktur. O dönem kötülük yuvası olan Dâru’n Nedve’de, “Zayıf Müslümanlara baskı yapılacak, onlar dininden geri dönene kadar eziyet edilecek.” diye bir karar alınmış ve onlara en çok baskıyı Hz. Ömer(r.a.) yapmıştır. Hz. Ömer’in(r.a.) karşısında en azılı müşrikler olarak bilinen Ebû Cehil, Ümeyye b. Halef, Velid b. Muğire, Nadr b. Haris gibiler bile konuşmaya çekinmektedir. Çünkü o, cahiliye devrindeki en sert mizaca sahip insandır. Kendisi öyle bir heybete sahiptir ki; insanlar o yürüdüğünde binekle geliyor sanırlarmış. Hatta o dönem anneler çocuklarını “Sus, çabuk uyu! Yoksa seni Ömer’e veririm.” diye korkuturlarmış.

Efendimiz(s.a.v.) bir gün “Allah’ım! İki Ömer’den (Ömer b. Hattab ve Amr b. Hişâm) biri ile Sen(c.c.) İslâm’ı aziz kıl, güçlendir” diye duâ etmiştir. (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 95; Hâkim, el-Müstedrek, III, 83.) Allah Resûlü’nün(s.a.v.) duâda istediği Ömerlerden biri Hz. Ömer (r.a.), diğeri ise Ebû Cehil’dir. Çünkü ikisi de cahiliye döneminde bulundukları davayı çok samimi yaşamışlardır. Mesela Efendimiz’in(s.a.v.) amcası Ebû Leheb, nerede menfaati varsa oraya yanaşan, davasında samimiyetsiz, korkak biri olduğundan Bedir’e kendisi gitmemiş, parayla asker göndermiştir. Ama Ebû Cehil inandığı davanın arkasından bizzat kendisi gitmiştir. Dâru’n Nedve’de, Efendimiz’in(s.a.v.) öldürülmesine dair karar çıktığında Resûlullah’ı(s.a.v.) öldürecek olana yüz deve vaat eden Ömer bin Hişam, diğer namıyla Ebû Cehil iken, bu teklifi kabul edip Resûlullah’ı(s.a.v.) öldürmek üzere yola çıkan ise Ömer bin Hattab(r.a.)’dır.

İşte Efendimiz(s.a.v.) o dönem onların mayasındaki samimiyetin farkında olduğundan, ileride bir gün iman ederlerse aynı samimiyeti İslâm davasında da göstereceklerini biliyordu.

Efendimiz(s.a.v.) duâsında “İki Ömer!” demiyor, “İki Ömer’den birisi!” diyor. Bunun bir hikmeti;O(s.a.v.) bir peygamberdir ve hangisinin imana kabiliyeti olduğu O’na(s.a.v.) malum olmuştur. Onun için de öyle duâ etmiştir. Bir diğer hikmeti ise, Allah’ın(c.c.) iradesini yok sayarak sadece istenen şeye odaklanmak, kulluğun edebine aykırı olduğundan “İki Ömer’den biri!” demiştir. Allah Resûlü(s.a.v.) bu duâsı ile bizlere duâ konusundaki ahlakımızın nasıl olması gerektiğini de öğretmiştir.

İlerleyen zamanlarda Efendimiz’in(s.a.v.) bu duâsı, Hz. Ömer’in(r.a.) aklına her geldiğinde Hz. Ömer(r.a.) gözyaşlarını tutamamış ve “Ya o duâ bu Ömer’e değil de diğer Ömer’e isabet etseydi bu Ömer ne yapacaktı?” diye ağlamıştır.

Yazar : Mehmet Yıldız

BENZER MAKALELER