Medine’ye hicretin ikinci yılında Müslümanlar ile Mekkeli müşrikler arasında Bedir Harbi yaşanmıştır. O dönemlerde harp geleneği olarak savaşın başında teke tek mübareze âdeti vardır. Cephenin bir tarafından çıkan kişiler, sayıları kadar karşı cepheden de kendilerine denk kişiler ister. İşte Bedir Harbi’nde de Benî Ümeyye’den Utbe b. Rebîa, kardeşi Şeybe b. Rebîa ve Utbe’nin oğlu Velid b. Utbe çıkar ve Efendimiz’den(s.a.v.) bire bir savaşmak için üç kişi isterler. Efendimiz(s.a.v.) onların karşısına Ensâr’dan Abdurrahman bin Avf(r.a.), Muâz b. Cebel(r.a.) ve Abdullah b. Revâha(r.a.) ismindeki üç yiğidi çıkarır. Ama Benî Ümeyye’den çıkanlar bunu kabul etmeyip “Biz buraya Medineli çiftçilerle savaşmaya gelmedik. Bize yakışan denk adamlar gönder.” diye itiraz ederler. Çünkü Beni Ümeyye’nin Beni Hâşimle kapanmayan bir asabiyet yarası vardır. Mekkeli hidayet ehillerinin kanlarını dökmeden Mekkeli müşriklerin içleri soğumayacaktır.
Karşı taraftan itiraz gelince Efendimiz(s.a.v.) bu sefer onların karşısına bir amca ve iki amcaoğlunu çıkarır. Hz. Hamza(r.a.) Utbe’nin, Hz. Ali(r.a.) Velid b. Utbe’nin, Hz. Ubeyde(r.a.) ise Şeybe b. Rebîa’nın karşısına dikilir. Hz. Hamza(r.a.) ile Hz. Ali(r.a.) rakiplerini hemen öldürür. Hz. Ubeyde(r.a.) ise bacağına ciddi bir yara alır. Sonra onun yardımına Hz. Hamza(r.a.) ile Hz. Ali(r.a.) gider ve bu sefer bir olup orada Şeybe’yi öldürürler. Bu birleşme o günün savaş usulüne uygun bir davranıştır. Ubeyde(r.a.), Bedir Meydanı’ndaki bu birebir mücadeleden bacağı kopmuş olarak döner ve kendisi Bedir’in on dört şehidinden biri olur.